Üniversitelerimizde “mobbing” yoktur

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan ile sohbetimize devam ediyoruz. Son zamanlarda basında sıkça yer alan “mobbing” konusunu biz de rektörümüze soruyoruz. Prof. Dr. İrfan Aslan ‘Bir dokun, bin ah işit.’ kabilinden başlıyor anlatmaya. “Biz maalesef demokrasiyi bilmeyen, içine sindirememiş bir ülkeyiz. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi bir demokrasi anlayışı yoktur. Demokrasi kimseye kimsenin özgürlüğüne müdahale hakkı vermez. Vandalca hareketlerle okul yakacaksın, araba yakacaksın sonra da demokrasiye sığınacaksın. Özgürlük bu mu? Bunun izahı yoktur.

Avrupa’da ve Amerika’da kanun oligarşisi vardır. Trafikte 71 km hız limiti varsa buna herkes uyar. Uymadığın anda polis tutar, yüksek para cezası yazar. Kimse de buna itiraz edemez.

 

Gelelim üniversitelerde mobing meselesine. Bizde hocaya derse git dediğinde hemen mobing yaygarası başlar. Bu üniversite üzerinde oynanan büyük bir oyundur. Gelişmiş ülkelerin hiç birisinde akademisyenler kadrolu değildir. Üniversite akademisyenlerle 1 yıllık anlaşma yapar. Anlaşmanın şartlarını yerine getirememişsen önümüzdeki yıl sözleşmen yenilenmez. Bizde ise ölene kadar asistanlık sanki doğal bir hak. Personel tam verimli çalışmıyor. Yılda 60 gün çalışmıyor. Rapor, izin… Çalış dediğinde de, “Bana mobing uygulanıyor.” diye hemen basına, BİMER’e şikayet. Mobing bir insan bir işi hak ediyor, işini layıkıyla yapıyor ve buna yönetici zorluk çıkarıyorsa o zaman var demektir. İddia ediyorum bizim üniversitemizde bu anlamda en küçük bir mobing yoktur.

Kişi KPSS’ye girip şoför olarak kuruma atanıyor. Göreve atandığımda şoförüm araba kullanamıyordu. 6 ay şoförümün özel şoförlüğünü yaptım. 2 yıl sonra işi öğrenince de buradan tayin istedi.

Üniversiteler devlete yüktür. Her üniversite kadrosunu özgürce oluştursun. Devletin de bu kurumları en iyi şekilde denetlemesi gerekir. Sözleşmeli akademisyen işinin ehli ise, her yerde kendine uygun bir çalışma alanı bulabilir.

Köyün birinde çok verimli, günde 40 kg süt veren bir inek varmış. Bürokratlar bu ineği örnek olarak devlete kadrolu memur almışlar. Bizim inek kadrolu olduktan sonra verimi günden güne düşürmüş. Bürokratlar ineğe durumu sormuşlar. İnek yayıla yayıla ‘Artık memur olduk.” cevabını vermiş.

 

Fransa’da çok değerli bir bilim insanı olan bir profesör arkadaşım vardı. 8 yabancı dil biliyor, dönemin başkanı Mitterrand’a danışmanlık ediyor, bir üniversitede de görev yapıyordu. Bu akademisyene, 3 yıl hiçbir proje yapmadın diye üniversitedeki görevine son verildi. Ben bu duruma hayret ettim. Bana “Sayın Aslan, ben bunu hak ettim.” dedi. Bulunduğu üniversitede 3 yıl içerisinde 3 yıl içerisinde adam gibi bir proje gerçekleştirmeyen akademisyenin görevine son veriliyor. Arkadaşım ilk yıl kızını evlendirdiği için, ikinci yıl bir sağlık sorunu yaşadığı için, üçüncü yıl da eşinden ayrıldığı için ciddi bir proje gerçekleştirememiş. Her yıl da üniversite bir yazı ile yıl içerisinde bu durumu kendisine bildirmiş. Arkadaşım bundan sonra ciddi bir proje gerçekleştirerek yine bir üniversitede göreve devam ediyor. Bizdeki durum ise anlatmaya gerek yok, gözler önünde.

Aslında başarı kriterleri olmalı. Bir görevi aldığında yapamıyorsan, burada durman yüktür. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Bırak git denildiğinde de kimse yok mobing, yok haklarım elden alınıyor, yok demokrasi, özgürlük gibi kavramların ardına saklanmamalıdır.”

Gittik, gezdik, gördük. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi rektörü sayın Prof. Dr. İrfan Aslan 2008 yılında başladığı göreve canla başla devam ediyor. Ağrı’ya çok güzel temeller üzerine bir üniversite oluşturma çabasında ve gayretinde. Meyveleri de gözlerimiz önünde duruyor.  Rektörümüz sadece binalar inşa etmekle kalmıyor, akademik kadroyu da üniversiteye yakışır şekilde geliştiriyor. Meyvesi olan ağaç taşlanır. Prof. Dr. İrfan Aslan hoca, taşlayanlara takılmayıp işini en iyi şekilde yapmaya devam ediyor. Hocamızı çalışmalarından dolayı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. (14.11.2014