BIST 10.320
DOLAR 32,16
EURO 35,12
ALTIN 2.466,90
YAZARLAR

Öğretmenler, öğrenciler! Haydi Ertuğrul 1890’a…

Ertuğrul 1890 suya atılan bir çakıl taşı. Bu çakıl taşının dalgalarının hale hale büyümesi gerekiyor. Ertuğrul’un yeni filmleri, romanları… Gün yüzüne çıkmalı bu ülkenin insanları ile buluşmalı...

Geçmişten günümüze sinema; hiçbir zaman sadece gösteri sanatlarının icra edildiği bir yapım olarak karşımıza çıkmamıştır. Şimdilerde ise dünyada çok büyük bir sektör hâline gelmiştir. Global anlamda bir yaşam tarzını, dünyayı kendilerinin pazarı gibi gören bazılarının algı operasyonlarını yönettiği, kitleleri eğlendirirken bir sanal şölen eşliğinde kendi istediği noktaya taşıyan ve hepsinin üzerinde bir de bu işlerden maddi kazanç ele edilen yaldızlı cancanlı bir alan hâline gelmiştir. Maddi ve manevî anlamda bir koyup binler kazanılan bu alanda maalesef millet olarak daha emekleme döneminde olduğumuzu söylemek için bile lüks kaçıyor.

Ertuğrul Fırkateyni’nin dramatik hikâyesi tarihimizin tozlu raflarında üzerine ölü toprağı serpilmişçesine sessizce yatıyordu. Edebiyatçılarımız, sanatçılarımız bu bakir konu üzerinde ne hikmetse çalışmamışlardı. Türk-Japon dostluğunu pekiştirmek üzere yola çıkan ve 11 ayın sonunda Japonya’ya ulaşan Ertuğrul Fırkateyni’nin yolcuları dönüş yolunda fırtınaya yakalanıp tüm mürettebatı ile sulara gömülmüştür. Sulardan 650 kişilik mürettebattan sadece 69 kişi, yaralı olarak karaya ulaşabilmiştir. İşte “Ertuğrul 1890” bu dramatik hikâyenin beyaz perdeye aktarıldığı bir film.

Öğretmenler genelde öğrenciler ve velilerin gözünde bol bol nasihat eden, tavsiyelerde bulunan kişiler olarak görülür. Doğru bir tesbittir aslında. Milli Eğitim Bakanı’mız Nabi Avcı da; vizyona yeni giren “Ertuğrul 1890” filmini öğrencilere tavsiye eden bir yazıyı ilgili kanallardan tüm okullara ulaştırdı. Hep tavsiye veren öğretmenler olarak; öğrencilerden önce bu tavsiyeye uyalım dedik ve “Ertuğrul 1890” filmini izledik.

Öğrenciler ve dahi gençler, yüreklerinin daha hızlı çarpması hasebiyle büyüklerin nasihatlerine karşı biraz tedirginlikle yaklaşır; çoğu zaman da uymamak üzere isyankâr davranırlar. Fakat gençler biz bu tavsiyeye uyduğumuza pişman olmadığımızı daha girizgâhta sizlere fısıldayalım.

Sinema gerçekten uzun uğraşlar sonunda hazırlanan fakat kısa sürede tüketilen bir sanat üretimi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen filmin yönetmenliğini Japon Mitsutoshi Tanaka yapmış. Dönemin eşyaları, coğrafi özellikleri filmde güzel bir şekilde verilmiş. Daha iyisi hep yapılmakmak üzere çalışılacak ve yapılacaktır da.

Bu gün toplumda en çok konuşulan konularımızın başında; değerlerimizin kaybolmaya yüz tuttuğu ifade ediliyor. Sevgi, saygı, merhamet, yardımlaşma, doğruluk, iyilik… tüm dünyada bu kavramlar değişmeyen evrensel değerler olarak karşımıza çıkıyor. Ertuğrul 1980 bu değerleri sinemanın sunduğu imkânlar çerçevesinde seyircisine aktarmayı başarıyor. Nereden mi anladım? Film süresince eşimin elinden mendil eksik olmadı desem yanlış olmaz. Hadi itiraf edeyim, benim de bir çok sahnede gözlerim doldu, içim ürperdi.

Filmde belki de bütçesi dolayısıyla tanınmış sinema oyuncuları yok. Oyuncuları sayın dediğimizde bir çırpıda sayabileceğimiz tanınmış oyuncular listesi ile karşı karşıya değiliz. Oyuncuları saymak için film afişine bakmak zorunda kalıyoruz. Masaaki Uchino, Kenan Ece, Murat Serezli, Shiroi Kutsuna, Natsuka Ogawa, Alican Yücesoy, Uğur Polat, Deniz Oral, TamerLevent, Mert Aygün…

Film Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca desteklendiği için gişede biletleri alırken bir süprizle karşılaştık. Tüm sahnelerde öğretmen ve öğrenciye %50 indirimli.

Öğretmen arkadaşlar ortaokul ve lise öğrencileri ile; anne ve babalar da çocukları ile bu filmi gönül rahatlığı ile izleyebilirler. İki saat çocuklarımızla birlikte kaliteli vakit geçirme adına güzel bir zaman dilimi. Film çıkışı ister istemez insan biraz hüzünleniyor. Fakat devamında film üzerine, Ertuğrul Fırkateyni üzerine konuşacak bir çok konumuz ortaya çıkıyor.

Yazının sonuna yaklaştığımız bu satırlarda filmi sizlere hiç anlatmadığımı mı soruyorsunuz. Tabiki de bu zevki siz seyircilere bıraktım. Filmi izlerken daha bir keyif alın diye. Yanılıyor muyum?

Bu filmi bizlere ulaştıran en küçüğünden en büyüğüne katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Ertuğrul 1890 suya atılan bir çakıl taşı. Bu çakıl taşının dalgalarının hale hale büyümesi gerekiyor. Ertuğrul’un yeni filmleri, romanları… gün yüzüne çıkmalı bu ülkenin insanları ile buluşmalı diye düşünüyorum. Kalın sağlıcakla. (6.1.2016)

                                                   

Yorumlar