BIST 10.740
DOLAR 32,18
EURO 34,98
ALTIN 2.510,23
YAZARLAR

Öğrenciler, veliler yarıyıl tatili nasıl geçiyor?

Yazı alanımızın sonuna geldiğimiz bu bölümde sonuç yerine; yarıyıl tatilinin yarısını tamamladığımız şu günlerde tatilin günümüzde herkes tarafından bir şekilde sanal âlemde yaşandığını söylersek yanılmış olmayız.

Öğrenci, veli, öğretmen hemen herkesin hemfikir olduğu ender konulardan biri “tatilin” çalışan kişiler için gerekli olduğudur. Fiziksel olarak çalışan her beden yorulur ve dinlenmeye ihtiyaç duyar. Eğitimde de bu konu yılların tecrübesi ile bir standarta oturtulmuştur. “Kırk” dakikalık derslerden sonra “on” dakikalık teneffüsler, “beş” günlük eğitim-öğretimden sonra “iki” günlük hafta sonu tatili, 1. dönem sonu “on beş” günlük yarıyıl tatili ve 2. dönem sonu da “üç” aylık bir yaz tatili konulmuştur.  

Öğrenciler açısından tatiller her dönem eğlenceye çevrilen bir zaman dilimi olagelmiştir. Eğitimciler de her zaman tatil dönemlerinin gerekliliğine hak vermekle beraber, elde edilen kazanımların kaybedilmemesi gerektiğini düşünmektedirler. Bu nedenle günümüzde öğrenciye tatil dönemi için ödev vermeseler de tatil döneminin nasıl geçirilmesi gerektiği üzerine tavsiyelerle dolu bir fotokopiyi veliye ulaştırmayı da ihmal etmemektedirler. Bu fotokopide eğlenmeye zaman ayrıldığı gibi bir plân dâhilinde okumaya ve de elde edilen kazanımların (ders konularının) tekrar edilmesine yönelik bir çalışma programı da yer almaktadır.

2015 yılında kesin olarak kapatılacağı söylenen dershaneler ise hâlâ varlığını sürdürmektedir. Yarıyıl tatilinde hızlandırılmış programlarına devam etmekte, özellikle liselere yerleşmek için yoğun çaba sarf eden 8. sınıf ve üniversiteye yerleşmeye çalışan 12. Sınıf öğrencilerine özel tatil programları uygulamaktadırlar. Öğrencisini ister istemez bir dershaneye kaydettiren veli de dershanenin programına kuzu kuzu uymaktadır.

Gelelim dershane dışındaki öğrenci ve velilere. Bu arada kendi tatil dönemlerimi hatırlamadan ve o zamanki tecrübelerimi siz okurlarla paylaşmadan geçemeyeceğim. Bizim dönemimizde “karne” sanki çok daha önemli bir evraktı. Özellikle 1. dönem sonu yarıyıl karnesinin öğrenci ve veliye bir uyarı olduğu algısı herkeste yer etmişti.  Bu nedenle öğrenci ve veli öğrencinin ders notları karnede iyi değilse ona göre bir ders çalışma programı hazırlardı. Kısacası bu öğrenciler için tatil zehir olurdu. Eğer ki öğrencinin karne notları iyi ise bu sefer de notların aynı seviye de devam etmesi için yine buna göre bir program hazırlardı. Bu kategorideki öğrencilerin tatilleri tadından yenmezdi. Karne notları açısından pek parlak bir öğrenci olmadığım için benim o zamanki durumun vasat öğrenciler için söylenen parola “5’ten şaşma, 6’yı aşma” vaziyetindeydi. Kısacası sınıfı zar zor geçebilen öğrenciler kategorisindeydim. Bu nedenle ben de her karneyi aldığımda heyecanla sıkı bir tatil programı hazırlar; saati saatine nerede ise dakikasına varıncaya kadar yatma, uyuma, eğlenme, çalışma, kitap okuma… etkinliklerinin yer aldığı programımı hazırlardım. Fakat gel gör ki öğrencilik yıllarımda bu tatil programıma bir kere bile tamamen uyabildiğim vaki değildir. Benim tatil zamanımın büyük kısmı arkadaşlarla sürekli arazide ve arta kalan zamanlarda da ailemin yasaklamasına rağmen gizli gizli çizgi roman okumakla geçerdi.

Gelelim bu dönemin öğrenci ve velilerine. Bir kere baştan şunu peşin peşin söyleyelim. Bu dönemin öğrencileri veli adına bizlerden çok çok şanslılar. Bu nedenle öğrenciler tatil programı ve her konuda velilere karşı her zaman “Bir-Sıfır” maça galip başlıyorlar. Maalesef veli de bu avantajı nerede ise hiçbir zaman lehine çeviremiyor. Artık tatil dönemi başladığında tatil programını öğrenci kendi değil maalesef veli kendi düşüncesine göre hazırlıyor. Bu programı da demokrat olduğunu göstermek adına öğrencisi (çocuğu) ile birlikte hazırlıyormuş gibi yapıp, kendi programını öğrencisine tastik ettiriyor.

Bu programa öğrenci-veli ne kadar uyuyor, bu aileden aileye değişiyor gibi görünüyor. Biraz daha kararlı aileler bu programa virgülüne noktasına uymaya gayret ediyor. Fakat bizim gördüğümüz toplumun geneli program yapmadığı gibi program yapanlar da maalesef bizim öğrencilik yıllarımızdaki gibi programa bir türlü uyamıyor.    

Şu an öğrencinin, velinin tatil programını bozan en büyük etken bilgisayar oyunları gibi görünüyor. Kendi bulunduğunuz ortamlarda maalesef konuşulan konuların başında bu bilgisayar oyunları geliyor. Konuşmaya da gerek yok. Görünen köy kılavuz istemiyor. Bir eve gittiğimizde çocuklar bilgisayar, laptop, tablet veya hiç değilse akıllı telefon başında. Hoş sadece çocuklar değil, nerede ise 7’den 70’e herkes aynı moda girmiş gibi. Konuşma, sohbet, iletişim gibi konular; iletişimin son model teknoloji ile süslendiği bu çağda gündemimizin çok uzağına düşmüş gibi görünüyor.

İlkokul ikiye giden oğlum da, 6. ve 8. sınıfa giden oğlum da, aynı zamanda evimize misafir gelen arkadaşımın üniversiteye giden oğlu da bilgisayar başında “Efsaneler Ligi”nde aynı kulvarda birleşebiliyor. Tatil döneminde bir araya gelen kuzenler, yeğenler tüm akraba çocukları “Smart Tv” başında yine canlı yayında tüm gün boyu benim ve benim yaşımdakilerin (40 yaş üstü) anlam veremediği “Efsaneler Ligi”ni canlı yayında izleme konusunda birleşebiliyorlar.

Konuyu biraz dağıttık ve uzattık galiba. Yazı alanımızın sonuna geldiğimiz bu bölümde sonuç yerine; yarıyıl tatilinin yarısını tamamladığımız şu günlerde tatilin günümüzde herkes tarafından bir şekilde sanal âlemde yaşandığını söylersek yanılmış olmayız. Bu konuda yasak koymak çözüm değil. Öğrencilere bir şekilde bilgisayar karşısında sanal âlemde belli bir süre vakit geçirmesi gerektiği bilincini kazandırmak gerekiyor. İşin püf noktası bu.

Bunu nasıl mı yapacaksınız? Ey sevgili okur, bunu bilen var ise ne olur bana da bildirsin. Hepinize iyi bir hafta geçirmeniz dileklerimle en iyi günler. (03.02.2014)

   

Yorumlar