Müzeler hayatımızın ve eğitimin neresinde?
Müzeler ülkemizde gereken ilgiyi görüyor mu? Eğitimci Ekrem Aytar, Kültür ve ültür ve Turizm Bakanlığı'na müzelere olan alakayı arttıracak tavsiyelerde bulundu ve çarpıcı bir proje önerdi...
İlkokula gitmeyen bir çocuğa göre, ilkokula giden
kardeşleri çok büyüktür. İnsanoğlu küçük yaşlarda bir an önce
büyümeyi ister. Büyüyüp kocaman insan olacaktır. Gençlik çağlarında
ise ellili yaşlardaki insanları çok yaşlı olarak
görür.
Tabi yaş ile ilgili kavramlar, insanın yaşı ilerledikçe değişmeye
başlar. Seksenli yaşlarını yaşayanları “Ne kadar uzun süreli
yaşamış.” manasına hayretle karşılarız. Doksanlı yaşlarını sürenler
ise nadir kişilerdir. Hele hele yüzlüklere ender rastlanır. Bu
kişileri çok uzun yaşamaları nedeniyle takdirle anarız.
Üzerinde yaşadığımız dünyanın yaşını sorduğumuzda insanoğlu genel
olarak Miladi Takvimi şöyle bir gözlerinin önüne getirir. Ocak
ayında olduğumuz yeni yıl 2016 senesidir. 2016 yıl insan yaşına
göre, ulaşılması imkânsız yıllardır.
"YAŞLI DÜNYA..."
Birazcık araştırdığımızda ise Dünya’nın zannettiğimizden çok daha
yaşlı olduğu sonucuna ulaşırız. Ben bilim insanı değilim; fakat
bilim insanların yaptığı araştırmalara ve benim internetten kısa
bir dolaşım sonucuma göre Dünya’mız 4,5 milyar yıl yaşlarında imiş.
Ben sadece bulduğum sonuçları size aktarıyorum.
300 BİN YILDIR YAŞAYAN İNSANOĞLU...
Peki insanoğlu ne kadardır bu yaşlı dünya üzerinde hayat sürüyor,
dediğimizde de karşımıza 300 bin yıllık bir zaman dilimi
çıkıyor.
Bütün bu araştırma sonuçlarına göre dünyamız bir hayli yaşlı.
İnsanların bu dünya üzerindeki hayat mücadelesi de dünyanın yaşına
göre bir hayli yeni. İnsanoğlu bu dünya üzerindeki serüvenini,
oluşturduğu müzeler sayesinde bir nebze de olsa öğrenmeye
çalışıyor.
Müze kelimesi Türk dil kurumu’nun Türkçe Sözlüğünde; “Sanat ve
bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin
saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı.”
olarak tanımlanmaktadır.
İnsanoğlunun bu dünya üzerindeki mücadelesi müzeler aracılığı ile
bizlere somut olarak sunulmaya çalışılmaktadır.
MÜZELERİN HAYATIMIZA ETKİSİ
Müzede sergilenen bir obje, bizleri tarihin derinliklerindeki o
eski yıllara götürmektedir. Eskinin bilimi ile ilgilenen
arkeologlar, kazılarda bulunan bir amphoradan o zamanki yaşam
şekillerine ait çok farklı sonuçlara ulaşabilmektedirler.
İnsanoğlu dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla geziye
çıktığında ziyaret ettiği yeni yerleşim biriminde ilk ziyaret yeri
olarak genellikle müzeleri seçer. Böylelikle merağını, o bölgede
geçmişte yaşamış insanların yaşam biçimlerini öğrenme, beklide en
azından farkında olma özelliğini kazanır.
Bize vatan olan, üzerinde yaşadığımız topraklar; tarihin değişik
dönemlerinde çok farklı milletlerin medeniyetler kurduğu bir
coğrafyada yer almaktadır. Bu nedenle güzel ülkemiz adeta bir açık
hava müzesi mahiyetindedir. Ülkemizin hangi şehrine giderseniz
gidin; dünyanın bir çok yerinde göremeyeceğiniz zenginlikte tarihi
eserlere ulaşmanız mümkündür.
ÜLKEMİZ NEDEN BU MEDENİYETLER MOZAİĞİNDEN Bİ
HABER?
İşte tam bu noktada aklımıza bazı sorular gelip takılmaktadır?
Ülkemiz insanı bu tarih zenginliğinin içerisinde; bu medeniyetler
mozaiğinden neden bî haberdir?
Belki de bu vurdumduymazlıkta en büyük sorumluluk yine her zaman
olduğu gibi, eğitim sistemine yüklenecektir. Eğitim sistemimiz
medeniyetlerin çeşitliliğini ve zenginliğini insanımıza
aktaramamaktadır denilecektir. Öğrencilerimiz çok yavan ve karmaşık
müfredatları ezberlemekle ve papağan gibi tekrar etmekle
yetinmektedir denilecektir. Halbuki, derslerin en azından belli bir
bölümü hemen her yerleşim yerimizde bulunan müzelerde;
kütüphanelerde; sergi saraylarında… işlense öğrencilerimiz bu
zenginliklerimizin farkında olacaklardır. Fakat maalesef bu gün
insanımızın bir çoğu müzeleri sadece yabancı turistlerin ziyaret
ettiği yerler olarak algılamaktadır. Halbuki bu algı işte
okullarımızda yapılacak uygulamalı derslerle, öğrenci veli
ziyaretleri ile değiştirilebilecek bir davranıştır.
Kültür Bakanlığı’nın sitesine girdiğimizde kütüphaneler, müzeler…
teorik olarak sergilerin, konferansların, etkinliklerin yapıldığı
etkin kurumlar olarak görülmektedir. Fakat uygulamada maalesef
böyle bir işleve ulaşıldığını söylemek mümkün değildir.
MEB’in Okullar Hayat Olsun projesi gibi, Kültür ve
Turizm Bakanlığı da Müzeler Hayat Olsun projesi yapsa acaba faydası
olur mu? Kalın sağlıcakla. (11.1.2016)
www.facebook.com/ekrem.aytar.9
Bu yazının tüm hakları Memurhaber.com'e
aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak
gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden
yapılan alıntılar için yasal takip
yapılacaktır.