BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
YAZARLAR

Hayırlı Cumalar

1990’ların başında öğretmenliğe başladık. Yılın belli bölümlerinde Cuma Namazı saati öğle paydosuna denk geldiği için problem olmuyordu. Fakat mevsimler değiştikçe ders saatleriyle 10-15 dakika, bilemedin yarım saatlik bir çakışma oluyordu.

Bu gün 8.1.2016 Cuma. Son zamanlarda hepimiz ister istemez, iletişimin getirdiği yeniliklere uymak durumunda kaldık. Her yeniliğe itirazların olduğu gibi sosyal medyada, mesajlaşmalarda “Hayırlı Cumalar” mesajlarının atılmasını garipseyenler olsa da, kendi adıma bu güzel dileklere her daim “Amin” demekten büyük keyif alıyorum.

Bu günkü Resmi Gazete’de “Cuma İzni” konulu bir genelge yayınlandı. Sevgili okur br kez daha can-ı gönülden “Cumanız hayırlı olsun.” Genelgede, “Anayasa ve ilgili mevzuatla güvence altına alınan dini inanç hürriyetinin bir gereği olarak; Cuma Namazı saatinin mesai saatine denk gelmesi halinde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan isteyenlere mesai kaybına neden olmaksızın izin verilir. Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim. Ahmet DAVUTOĞLU Başbakan”  ifadelerine yer verildi.

Genelge kelimesinin tanımı TDK Türkçe Sözlüğünde şöyle yapılmaktadır; Yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim, sirküler.”

1980’li yıllarda ortaokul, 1980’lerin ortasında lise talebesiydim. Cuma günleri kriz günlerimizdi. Çünkü sınıfımızdan bir elin parmakları sayısını geçmese de Cuma Namazı’na gitmeyi olmazsa olmazımız kabul eden arkadaşlarımız vardı. Kriz de olsa, o gün yok da yazılsak bir şekilde çok şükür Cuma Namazı’na giderdik. Cuma Namazı’nı kıldığımızda kendimizi kuşlar gibi özgür hissedip en kısa sürede okuldaki derslerimize dönerdik.

1980’lerin sonunda üniversite yıllarımız başladı. Burada işin vehametini daha bir kavrar olduk. Çünkü vakit namazlarını kılabileceğimiz bir mescidimiz bile yoktu. Uygun bir yere seccademizi serip namaz kılmaya kalkıştığımızda ise kızılca kıyamet kopuyordu. Sakal avcısı, boş sınıflarda namaz kılan öğrenci avcısı dekanları unutmadık, unutmayacağız.

Cuma namazı için ise kampüse en yakın köye servislerle Cuma Namazı’na gittiğimizi günleri hüzünle hatırlıyorum.

1990’ların başında öğretmenliğe başladık. Yılın belli bölümlerinde Cuma Namazı saati öğle paydosuna denk geldiği için problem olmuyordu. Fakat mevsimler değiştikçe ders saatleriyle 10-15 dakika, bilemedin yarım saatlik bir çakışma oluyordu. Çok şükür hangi fikirden olursa olsun idarecilerim hep Cuma Namazı’na gitmemi görmezlikten gelip de olsa bile ses çıkarmadılar. Çünkü onlar da istismar etmediğimi, ibadet için gittiğimi biliyorlardı. Fakat şurada bir anekdotu da sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Yine Cuma Namazı’ma ses çıkarmayan bir idarecim bir gün; “Hocam Cuma Namazı’na gitmene bir şey demiyorum. Fakat ne olur öğrencilerine tembihlesen de onlar bari alenen gitmese.” Kabilinden bir sitemde bulunmuştu. Cuma Namazı’na gitmeyin demek ne haddimize; işte yakın tarihimizden kısa hatıralar.

Bu gün çok şükür, Müslüman bir ülkede insanlarımıza en doğal hakkı olan ibadet hürriyeti, resmi ve gayri resmi her ortamda sağlanmıştır.

Bu konuda emeği geçen; görünür görünmez tüm paydaşları tebrik ediyorum. Hepisinden Rabbim gani gani razı olsun. Ecirlerini bol bol versin.

Sevgili okur, tekrar ve yeniden Cumanız Hayırlı olsun. (8.1.2016)

                                                   

Yorumlar