BIST 9.882
DOLAR 32,46
EURO 34,84
ALTIN 2.447,50
YAZARLAR

Öğretmen cinayetleri devam ediyor

“Eskiizmir semtindeki Nezire Merzeci Ortaokulu'nda 8. sınıf öğrencisi H.K (14) tarafından derste bıçaklanan fen bilgisi öğretmeni Sevilay Durukan (40), ağır yaralı olarak kaldırıldığı Özel Baki Uzun Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Hastane yetkilileri, dört yerinden bıçaklanan Durukan'ın saldırıda karaciğerinin ölümcül derecede zarar gördüğünü bildirdi.
Karabağlar Eskiizmir semtindeki Nezire Merzeci Ortaokulu'nda 8. sınıf öğrencisi H.K (14), dün geç gelmesi nedeniyle tartıştığı fen bilgisi öğretmeni Sevilay Durukan'ı (40), bugün derste bıçaklamış, ağır yaralanan Durukan ambulansla hastaneye kaldırılmış, öğrenci de gözaltına alınmıştı. (AA)”

Anadolu Ajansı 26 Eylül 2012 Çarşamba günü öldürülen öğretmen Sevilay Durukan isimli öğretmenin cinayet haberini böyle duyurmuştu. İzmir’deki Rabia Sevilay Durukan cinayeti ne ilk ne de son öğretmen cinayeti.  Görevi başında öldürülen öğretmenimize Allah’tan rahmet, kalanlara başsağlığı diliyoruz.

Bu elim olayın tahlilinin ise iyi yapılarak, böyle acı olayların tekrarının yaşanmaması en büyük dileğimiz. Çünkü her gün anne baba olarak veliler çocuklarını okula;  toplum yaşayışındaki yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmeleri, kişiliklerini geliştirmeleri kısacası eğitim almaları için gönderiyor.

Haberdeki cinayetin okulda, öğrencilerin gözü önünde ve arkadaşları olan bir öğrenci tarafından gerçekleştirilmesi çok trajik bir olay. Bu nedenle şapkamızı önümüze koymalı iyi düşünmeliyiz. Eğitim sendikaları, eğitim dernekleri başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları suçlu aramak yerine çözüme odaklı fikirler üretmelidir.

MEB kısa bir süre önce “Alo 147” şikayet ve istek hattı kurdu. Olumlu bir yaklaşım. Fakat velilerimiz bu hattı her konuda olduğu gibi amacının dışında kullanmaya başladı. MEB’in medenice yaptığı açılımlar; velilerin işi sulandırmaya varan eylemleri ile; öğrencilerin gözünde okulu ve öğretmenleri sürekli sorgulayan, maalesef değersizleştiren bir duruma yöneltmeye başladı.

Bazı uygulamalarda okul hatalı, öğretmen bu konuda eksik, okulda güvenlik görevlisi yok, öğretmenim bana bağırdı, okulumuzun tuvaletleri yetersiz, okullar açıldı hâlâ kitaplarımız gelmedi, bu devirde böyle eğitim mi olur?... Şikayet ve isteklerin sonu gelmiyor. Fakat Nasrettin Hoca’mızın deyişiyle: “Komşular hırsızın hiç mi suçu yok?” demeden de kendimizi alamıyoruz. Bu arada acaba MEB 700 binlere dayanan öğretmen camiası için de bir “Alo ….” İstek ve şikayet hattı mı açsa? Belki böyle bir hat sorunların çözümünde değerli eğitimcilerin olumlu katkılarına bir yol olabilir. Teklif bizden, değerlendirmesi yetkililerimizden.

Meslek gruplarında can tehlikesi olanları gruplandırdığımızda belki de hepimiz öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini en sonlara koyarız. Haberdeki olayda olduğu gibi bir öğrencinin tehdidini “Çocuktur…” deyip geçiştirir dikkate almayız. Fakat sonuç; maalesef hiç de dikkate alınmayacak gibi değil. Bu konuda bilimsel araştırmalar yapmalı konuya gereken önemi göstermeliyiz. Üniversitelerimizin konu ile ilgili fakülteleri bu konularda hemen çalışmaya başlamalı ve çözüm önerilerini yetkililere sunup faydalı işler yapmalıdır. Eğitim sendikaları paydaşlarına anketler düzenlemeli, öğretmenlerin sorunlarını çözüm önerileri ile yetkililere iletmelidir. En büyük görev de anne baba olarak biz velilere düşüyor. Veliler öğrencileri ile daha yakından ilgilenmeli onların donanımlı birer birey olarak yetişmelerine katkı sağlamalıdır.

Eğitim gerçekten ciddi bir konudur.

Son söz yerine; “Öğretmenler ölmesin, öğrenciler katil olmasın.”   

Yorumlar