AK Parti neden temizlik yapmalı?

Gittiğim illerde havada bir bir çığlık gibi yankılanan isyanlar duydum. İhtiraslarını dizginleyemeyenlerin altına imza attığı entrikalara, iftiralara ve kokuşmuşluklara şahit oldum.

Süleyman Özışık suleyman-ozisik@internethaber.com

Tüm dünyayı bir kenara bırakmış, AK Parti'de bir temizlik yapılması gerektiğini yazıyorum günlerdir.

Sıkıntılı olduğuna bizzat şahit olduğum il ve ilçeleri büyük küçük olduklarına bakmaksızın tek tek kaleme alıyorum.

Neden mi?

Çünkü küçük akıntılar, büyük olanları besler. Bir kaç küçük akıntı, büyük akıntıya dahil olduğunda sele dönüşür ve herşeyi önüne katarak büyük yıkımlara neden olur.

İşte bunun için yazıyorum. 

Bunu yaparken haddimi hududumu aşıp AK Parti'nin siyaset anlayışını tasarlamaya çalışmıyorum. 

Yazma sebebim çok basit ve bir o kadar da derin...

Konferanslar nedeniyle gittiğim pek çok ilde huzursuzluğun izlerine rastladım. Neredeyse acıdan inleyecek derecede canı yanan insanlar gördüm.

Umutsuzluğun tadını aldım.

Havada bir bir çığlık gibi yankılanan isyanlar duydum. İhtiraslarını dizginleyemeyenlerin altına imza attığı entrikalara, iftiralara ve kokuşmuşluklara şahit oldum. 

Ben gazeteciyim.

Kendi penceremden gördüğüm doğruları öven, yanlışları eleştiren bir gazeteciyim. Bir partinin bilerek veya bilmeyerek yaptığı yanlışları görmezden gelecek kadar fanatik biri değilim. 

Taraf mıyım? 

Evet, tarafım. Ancak bir partinin tarafı veya taraftarı değilim. Kendime diyar seçtiğim ülkemin milli ve manevi değerlerine sahip çıkan hangi parti varsa ondan tarafım.

Yeryüzünün mazlumları Türk milletinin varlığı ile teselli buluyor ve umuda tutunuyor. O umudu diri ve güçlü tutan parti hangisi ise, o partiden tarafım.

Tüm hesapların düğümlendiği bir süreçten geçiyoruz.

İçinde bulunduğumuz coğrafya, bir kez daha yüzyıl öncesinin kaderini yaşıyor. Barbar dünyanın failleri, Ortadoğu'da yarım kalan hesapları yeniden açıyor, çevremizdeki ülkeleri yeniden paylaşmaya hazırlanıyor.

Yanıbaşımızdaki cehennemden sıçrayan kıvılcımlardan zaman zaman biz de nasibimizi alıyoruz. Bizi o ateşten hangi partinin ve hangi liderin koruyacağına inanıyorsam, ondan tarafım.

Bizleri, yüz yıl önce tarih sayfalarından sürgün edenlere karşı korkusuzca savaşan parti hangisiyse, ondan tarafım.

Bu partinin ve bu liderin, birilerinin dizginlenemez ihtirasları nedeniyle zarar görmesini istemediğim için yapılan yanlışları yazıyorum.

Erdoğan'ın ülke siyasetine damga vurduğu 15 yılı geride bıraktık. Bu süre içinde Erdoğan'ın ülkesi için, insanları için neler yaptığını ve neleri feda ettiğini gördük.

O, hala aramızda.

Aralıksız ve acımasız saldırılara, ölümcül sayılacak darbeler almasına rağmen, kan ve gözyaşıyla süslenmiş bir zafer anıtı gibi aramızda duruyor. 

Ve buna rağmen yaptığı her hareket, bizi umutsuzluğun içinden çekip alıyor. 

Ortalıkta arzu ve istekleri kendileri gibi dengesiz olan insanlar var. Dokunduğu herşeyi mahveden ve "Erdoğan nasılsa düzeltir" diyerek şan ve makam davasını devam ettiren sözde dava adamları var.

Erdoğan daha kaç kez onların imdadına yetişecek. Ya da kaç kez daha sıkılmadan, inat ve sabırla onların yardımına koşacak. 

Bunları düşününce, içimde sakin kalmamı sağlayan ne varsa kaybediyorum. 

Susamıyorum, bağışlayın!

Acıların ve acı anıların yeniden önümüze serilmesinden endişe ettiğim için susamıyorum.

Sakin hayatı olan masum insanları, kişisel hesaplaşmalar nedeniyle Fetö'cü damgası vurarak felakete sürükleyen cellatları gördükçe susamıyorum. 

İtibarı iki paralık olan insanlarla bu davanın yükselemeyeceğine inandığım için yazıyorum.

Bu insanlar yüzünden çaresizliğin bizi yeniden ele geçireceğinden endişe ettiğim için susamıyorum.

Ve susabileceğimi de sanmıyorum!

DİPNOT: Balıkesir ile ilgili yazacağımı söylemiştim. Elimde eksik kalan bazı belgeler var. O belgeleri toparlamam için bana biraz izin verin. Hafta içi bu konuya muhakkak değineceğim. Söz...