BIST 10.083
DOLAR 32,39
EURO 34,76
ALTIN 2.425,53
YAZARLAR

Zorunlu bölgelerde çalışan öğretmenlere ek ödeme verilecek mi

Terör olaylaırn yoğun yaşandığı özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki öğretmenlere ek ödeme verilecek mi? İşte detaylar...

Hayatın her alanında olduğu gibi iş alanında da tecrübe ve alanında uzmanlaşma çok önemlidir. Öğretmenler, mesleğe yeni başladıklarında bir heyecan ve idealizmle tutar okulunun yolunu. Hayalinde okuluna hâkim, öğrencilerine heyecanının ve kalbinin tüm kapılarını açmak vardır. İlk heyecanı kura çekimi esnasında yaşayan öğretmenimiz, görev kâğıdını eline almakta ve genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine seyrü sefer eylemektedir.

Memurluğu, devlet teşkilatının inceliklerini, öğretmenlik mesleğinin risklerini tam öğrenemeyen öğretmenler, terörün yoğun olduğu bölgelere gönderilmektedir. O bölgede görev yapan öğretmenler, birkaç sene çalıştıktan sonra bir fırsatını bulup Batı illerine tayinlerini yaptırmaktadır. Cizre’ye atanan bir öğretmeni düşünelim. Bu öğretmen belki ilk defa kendi bölgesinden dışarıya çıkmaktadır. O bölgede sürekli görev yapan ve o bölgenin psikolojisine ve ideolojine hakim otuz yıllık öğretmenlerin yanında eğitim öğretime başlamaktadır.

Genç öğretmen, neyi nasıl savunacağını ve olayları nasıl değerlendireceğini düşünedursun her gün farklı bir haber gelmeye devam etmektedir bölgeden. Gençliğin heyecanı bir yanda, yılların yaşanmışlığı diğer taraftadır. Bu arada ilk çatışma fikri anlamda olmaktadır ve devletin TC diye adlandırıldığı bir münakaşa ortamına çekilmektedir genç öğretmenimiz. Ülkesini savunmak zorundadır ve bunu öğrencilerine en iyi şekilde aktarmayı kendisine görev addetmektedir.

Genç öğretmen, neyi nasıl savunacağını ve olayları nasıl değerlendireceğini düşünedursun her gün farklı bir haber gelmeye devam etmektedir bölgeden. Gençliğin heyecanı bir yanda, yılların yaşanmışlığı diğer taraftadır.

Polisler göreve başladığı zaman genellikle İstanbul’da Çevik kuvvette polis teşkilatını tanır ve amirlerinin tecrübe aktarımını fiili olarak sokaklarda yaşar. Daha sonraki dönemlerde kritik görevlere aktarılır polis memurları. Bu uygulamanın eğitim teşkilatında da uygulanması bir zorunluluk gibi gözükmektedir. 2016 yılında atanan öğretmenlerin staj çalışmalarında bu tarz bir çalışmanın olacağından bahsedilmektedir. Fakat atanan öğretmenlerin görev yerlerinin büyük bir kısmı yine de Doğu bölgeleri ya da kırsal bölgelerdir.

Acaba hangi yöntemlerle tecrübeli öğretmenler hassasiyet gerektiren bölgelerde görevlendirilebilir. Milli Eğitim Bakanlığı sadece Doğu Anadolu Bölgesinde değil, Türkiye’nin tüm bölgelerinde tecrübeli öğretmenleri taşra ilçelerde tutamamaktadır. Şehirler tecrübeli öğretmenlerle dolarken; köyler, kasabalar ücretli öğretmenlerle eğitim öğretime devam etmektedir. Bu durum yeni ve büyük problemlerin doğmasına sebep olmaktadır.

Köyünde yeterli ve tecrübeli öğretmenleri bulamayan insanlar, şehirlere göç etmek durumunda kalmaktadır. Bu durum ise şehirleri gelişigüzel büyütürken o güzelim köylerin ve kasabaların terk edilmesine; mezraların, bahçelerin, tarlaların kaderine terk edilmesine sebep olmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığının çalışma alanlarının ve şartlarının zorluğuna göre ücret politikası belirlemesi çözüm yollarından en önemlisi olabilir. Şehir merkezinde çalışan eğitim çalışanı ile Terör Bölgesinde, mahrumiyet bölgelerinde, kırsal kesimde çalışan eğitim çalışanı arasında hatırı sayılır bir ücret farkı olmalıdır. Şehir merkezlerindeki imkânlardan faydalan da köyün ve riskli bölgelerin zorluklarını yaşayan da aynı ücreti alınca zorluk içerisinde olan öğretmen ilk fırsatta şehir merkezlerine gelmeye çalışmaktadır.

Aylık beş yüz TL ile bin TL arasındaki bir teşvik uygulaması öğretmenlerin zorunlu hizmet bölgelerinde daha fazla kalmalarını sağlayabilir kanaati yaygın bir kanaattir. Belki uygulanacak teşvik kadar Milli Eğitim Bakanlığının tutarlı bir personel planlaması da etkili olabilir. Her çalışan, zorunlu hizmet bölgelerinde belirli süre çalışmalıdır ve bu uygulamayı zaafa uğratacak sürekli değişiklikler yapılmamalıdır. Ve özellikle adamı olanın işini yaptırdığı algısı ve olgusu ortadan kaldırılmalıdır.

İnsanların bireysel kaygılarını öncelemeleri, kamu çalışanı olma konumunun ikinci plana atılması taşradaki insanların çocuklarının fırsat eşitliğinden mahrum olmaları anlamına gelmektedir. Zahmete göre rahmet, zorluğa göre mükâfatın yoları aranmalıdır. Sağlık çalışanlarının, güvenlik çalışanlarının çalışma sistemleri eğitim çalışanları için de düşünülmelidir, en problemli yerlere gönderilmemeli, belki rotasyon tekrar gözden geçirilmelidir. Ülkenin her bölgesinde ve beldesinde tecrübe ve dinamizm dengeli dağıtılmalıdır. Bunun için de kamu maliyesini yöneten görevlilerin öğretmenler konusunda biraz daha cömert olmaları gerekmektedir. Aksi halde şehir merkezlerinde binlerce norm fazlası öğretmen derse girmeden ya da minimum derse girerek maaş alırken kırsal bölgelerde veterinerlerin, ziraat mühendislerinin hatta lise mezunu gençlerin öğretmenlik yaptıkları gerçeğiyle sürekli karşılaşılacaktır.

Bu yazının tüm hakları Memurhaber.com'e aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır.

Yorumlar