Okul müdürleri öğretmen mi olmak istiyor?
Müdür; yetkisi ile, sorumluluğu ile ve maddi imkanlarıyla müdür olmalıdır. İşte eğitim camiasının kanayan yarası 'okul müdürleri' dosyası...
Amirlik ya da memurluk, patronluk ya da işçilik, astlık
ya da üstlük adına ne derseniz deyin hep tartışma konu olmuştur.
Bazen yapılan işin sorumluluğu ve yetkisi bazen de alınan ücret ve
çalışma şartları ile gündeme gelmiştir adı geçen görevliler.
Endüstriyel kuruluşlarda ve kurumsallaşmasını sağlayan şirketlerde
çalışanların görev tanımlar ve şartları, en önemlisi üretilen işin
karşılığı olan ücretler bir standarda oturmuştur. Yani fabrikanın
işçisi, ustabaşısı, müdürü ve genel müdürü farklı ücretlendirmelere
ve farklı yetki ve sorumluluklara sahip olmuşlardır.
Olması gereken, uygulama hem mantıken hem pedagojik, hem de
ekonomik olarak bu şekilde olmalıdır. Son yıllarda kamu
çalışanlarının tabi olduğu insan kaynakları sisteminde sürekli
değişiklikler ve yenilikler yapılmaktadır. Bu yenilikler
planlanırken üzerinde çok kafa yorulmasına rağmen, sistemden
kaynaklı yeni avantajlı ve dezavantajlı kesimler ortaya
çıkmaktadır.
Okul müdürleri; seçilmeleri, atanmaları, yetki ve sorumluluklarıyla hareketliliğin yaşandığı bir çalışan grubunu oluşturmaktadır. Sınavla göreve gelirken son değişikliklerle mülakat neticesinde görevlendirilmektedirler.
Müdür yardımcılarını kendileri tercih ve teklif ederken, artık
sınavla müdür yardımcıları görevlendirmesine geçilmiştir.
Okul müdürleri ile öğretmenler arasındaki ilk karşı karşıya gelme,
nöbet uygulamasında olmuştur. 2015 yılından itibaren öğretmenler
haftada iki saat nöbet ücreti almaya başlamışlardır. Bu iki saatlik
nöbet ücreti uygulaması müdür yardımcılarını da kapsamaktadır.
Müdürler haftada beş gün okulda olmalarına ve tüm sorumluluğun
kendilerinde olmasına rağmen, nöbet ücretinden
yararlanamadıklarından dem vurmaktadır. Bu talep, haklı bir
taleptir ve mutlaka çözüm bulunması gereken bir sıkıntılı
durumdur.
Yine okul müdürleri hafta sonu kurslarında görev almadıkları için öğretmenlerin faydalandığı bir maddi imkândan yoksun kalmaktadırlar. Öğretmenler; hafta sonu, bazen de hafta içi ders çıkışında takviye kursları açabilmekte ve bu kurslardan haftalık on beş saate kadar ücret alabilmektedir. Kurs ücretlerinin yirmi TL olduğu gerçeğinden hareketle yine idarecilerin öğretmenler karşısında ücret kaybı yaşadıkları sık sık ifade edilmektedir.
Okul müdürleri haftada ortalama yirmi beş saat ücret almaktadır.
Takviye kurslarında görev alan ve normal ek ders ücretini de alan
bir öğretmen bazı okullarda okul müdürlerinden daha fazla ücret
almaktadır. Bu durum çalışma barışını zedeleyebilecek bir
potansiyele sahiptir. Elbette öğretmenlerin fazla ücret almaları
sevinilecek bir durumdur. Çalışan herkes emeğinin karşılığını
fazlasıyla almalıdır. Fakat bir kurumun müdürü, o kurumda amiri
olduğu insanlardan daha az ücrete tabi olursa, o müdürün temsil
ettiği makama ve yaptığı işe karşı duyduğu güven ve saygı
azalabilir.
Eğitimin ve eğitimcinin konuşulduğu bir toplantıda bir okul
müdürünün “öğretmenler bize ek derste tur
bindirdi” ifadesi dikkate alınmalıdır. Müdür
yardımcılarının hafta sonu akşama kadar okulu takviye kursları için
açık tutması ve her türlü iş ve işlemleri yapması karşılığında iki
saat ücretle ücretlendirilmesi de başka bir problem noktasıdır.
İki saat takviye dersinin ücreti de kırk TL, akşama kadar sekiz
saat okulda bekleyen ve kursun sorumluluğunu taşıyan müdür
yardımcısının ücreti de kırk TL. Bu uygulama, o okulda görev yapan
kurs yöneticisinin neşesine neşe katmaz her halde.
Bu gibi uygulamalar çalışanlar arasında çekişmelere, tartışmalara
hatta olumsuz hadiselerin yaşanmasına sebep olabilir. Milli Eğitim
camiası çok büyük bir camiadır. Bu gibi aksaklıklar, her dönemde
yaşanmaktadır. Fakat bir gerçek vardır ki, bu problemlerin uzun
süre çözümlenmemesi ciddi problemlere yol açmaktadır. Müdür;
yetkisi ile, sorumluluğu ile ve maddi imkanlarıyla müdür
olmalıdır.
Bu yazının tüm hakları
Memurhaber.com'e aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı
kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik
kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için
yasal takip yapılacaktır.