Madencinin sigorta primini bakkal ödeyecek!
Madencinin sigorta primini bakkal ödeyecek!
Olur mu öyle şey dediğinizi duyar gibiyim.
Koskoca madencinin sigorta primini bakkal mı ödeyecek, öyle şey mi
olurmuş! Ama burası Türkiye! Oluyor işte.
Dahasını söyleyelim: Artık kimya fabrikasının primini avukat
bürosu, gökdelen inşaatının primini pastane, iş ortamında biyolojik
tehlike bulunan labaratuar işyerinin primini çayocağı, silahlı
güvenlik çalıştıran işyerinin primini evinde çocuğunu bakıcıya
baktıran, uzun yol deniz kaptanının primini muhasebe bürosu
ödeyecek!
Prim Oranları Değiştirildi!
Efendim açıklayalım:
Geçtiğimiz Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçen
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
değişiklik yapan kanun birçok hususta değişiklik yaptı. Bunlardan
biri de prim oranları.
İşverenlerin kısa vadeli sigorta kolları primi dediğimiz iş kazası
ve meslek hastalıkları prim oranı değiştirildi.
Daha evvel işyerleri yaptıkları işin riski yüksek olmasına
göre sınıflandırılıyor, daha riskli işler riskin
gerektirdiği işkolu koduna, daha yüksek tehlike sınıf ve derecesine
konuluyordu. Böylece iş kazası riski fazla maden işyeri fazla prim
ödüyor, iş kazası riski az olan çayhane işyeri az ödüyordu. Böylece
çalışanlar da kısa vadeli sigorta kollarından yapılan ödeneklerden
bu çerçevede yaptığı işin riskin göre yararlanıyordu.
Oysa son yapılan değişiklik ile Sosyal Sigortalar
Kanunundaki iş kazası prim oranları herkes için ayni oldu, yani
sabitlendi!
Buna göre bundan böyle elektrik santrali işletenin de ayakkabı
boyacısının da prim oranı ayni olacak!
Özetle ağır ve tehlikeli işyerlerinin primini büro işyerleri
ödeyecek!
Başka bir deyişle global bütçe anlamında baktığınızda birinin risk
primini diğeri üstlenecek.
Değişiklik yapan Kanun Cumhurbaşkanı onaylarsa bal gibi de
olacak!
Riski Düşük Olandan Fazla Prim Almak Adaletli
mi?
Bundan önce işyerinde yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı
bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre % 1 ilâ %
6,5 oranları arasında olmak üzere değişen prim oranları
uygulanmakta idi.
Böylece riski düşük olan ofis, büfe, bakkal, okul, kırtasiye gibi
işyerleri az prim öderdi.
Riski yüksek olan maden, ağır sanayi, döküm, petro-kimya, biyolojik
ve radyoaktif risk arzeden işyerleri, kimyasal üretim yapan
işyerleri fazla prim öderdi.
Bu da gayet doğaldı: Zira ay geçmiyor bir maden kazası haberi
almayalım!
Slikosis Hastalarını Unuttuk mu?
Yeni yasa ise tüm işyerlerinin riskini bir sayıyor.
Bir düşünelim: Yerin iki yüz metre altına inen işçinin iş kazası
riski ile Üsküdar İskelesi’nin önündeki büfecide çalışanın iş
kazası riski ayni midir?
Sizce kot taşlama atölyesinde çalışan işçi ile berberin iş riski
ayni mi? Olabilir mi?
Slikosis hastalarının nasıl ağzından kan gelerek ve acı
çekerek can verdiklerini görmedik mi televizyonlarda?
Daha dün Kozlu’da 8 işçinin toprak altında kaldığını, anaların
eşlerin gözü yaşlı kaldığını görmedik mi?
Türkiye’de Prim Oranları Yüksek
Ama…
Elbette ki Türkiye’de prim oranları yüksek.
Ancak prim oranlarının makul seviyeleri çekilmesi
sosyal güvenlik bütçesinin dengeli hale getirilmesi, kayıtdışılığın
önlenmesi ve sosyal güvenlik kültürünün toplumca benimsenmesinden
geçiyor.
Dahası indirim olacaksa herkese olmalı. Daha çok büyük işverenleri
ilgilendiren tehlikeli iş primini düşürüp yükü küçük işyerlerine
yüklemekle olur mu?
Peki bu mu prim oranlarının düşürmenin doğru
yolu?
Mesleki riskleri dikkate almadan sigorta primlerini sabitleme
yaklaşımı düşük tehlike arzeden işler yapan işverenlerin ödemesi
gerekenden fazla ödediği anlamına geliyor. Bu ise adalete ne kadar
uygun?
İşverenler ve Sektörler Arasında Prim Yükü Yer
Değiştirdi
Son düzenleme sanıldığının aksine tüm işverenler açısından prim
yükünün düşürülmesini getirmiyor.
Yalnızca işverenler ve iş kolları arasında haksız surette bir prim
yükü tranferi yapılmasını ifade ediyor.
Yeni düzenleme SGK’nın daha ağır ve tehlikeli iş ve sektörlerden
daha az prim alarak daha fazla riski karşılamasını getirecek ki, bu
da sosyal güvenlik bütçesi açısından olumsuz etki yapacak bir
durumdur.
Azıcık sosyal güvenlik hukuku bilen şunu görür ki yeni düzenleme bu
haliyle sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerine hiç mi hiç uyum
göstermiyor.
Bakanlar Kurulu Değiştirmeye Yetkili Ama…
Yasa Bakanlar Kurulu’na prim oranını % 1,5 oranına düşürmeye ya da
% 2,5 oranına artırmaya yetki veriyor. Muhtemeldir ki tehlikeli
işler % 2,5, tehlikesi düşük işler % 1,5’ta tutulacak.
Ancak böyle olsa bile iş riski makasının ölçüsüz bir şekilde
daraltıldığı ortada.
Nükleer santralde çalışanın risk primi ile restoranda bulaşık
yıkayan işçinin risk primini ayni tutmak, yada bu kadar yakın
oranda belirlemek çağdaş sosyal sigortacılık ilkelerine külliyyen
aykırı.
Bu işverenler arasında prim yükünün adil paylaşımını baltaladığı
gibi SGK bütçesine de kağıt üzerinde katkı sunar gibi görünse de,
ciddi yük getirebilecek bir adım, zira prim yükü primlerin tahsil
kabiliyeti yüksek olan kurumsal işyerlerinden primlerin tahsil
kabiliyeti düşük olan küçük işyerlerine kaydırılıyor.
Son yasa vatandaşlarımızı gerçekten sevindiren hükümler
içermektedir. Gerçekten de göreve geldiği günden bu yana sosyal
güvenlik alanında tarihi değişikliklere imza atan ve sosyal
güvenliği 75 milyona yaygınlaştıracak politikaları geliştiren Sayın
bakanımız Faruk Çelik bu düzenleme ile 4,5 milyon vatandaşı
sevindirmiştir.
Ancak prim oranlarını sabitleyen hüküm yasanın yumuşak karnıdır.
SGK’da bulunan ihtilaflar ile ilgili 23 bin işkolu kodu denetim
gerekçesini eritmek adına prim oranını sabitlemek sosyal
sigortacılık mantığı ve sosyal güvenlik yükünün eşit paylaşımı
adına doğru bir adım değildir.
---
Kıssadan Hisse
“Her saniyeniz gayenize
kilitlenmelidir.”
---
Sorularınız
için:
Emeklilik tarihini hesaplatmak
isteyen okurlarımızın T.C. kimlik numarası, SSK sigorta sicil
numarası, Bağ-Kur numarası, ay-gün-yıl olarak doğum tarihi,
askerlik yaptığı ve terhis olduğu tarihleri, askerlik süresini, er
olarak yada yedek subay olarak yaptığını, ilk işe giriş tarihi (ilk
kez sigortalı olarak çalışmaya başlanılan tarih), hizmet dökümü,
doğum borçlanması için çocukların doğum tarihlerini, özürlü ise
özürlülük rapor oranını, vergi indirimi yazısı alıp almadığı
bilgilerinin tümünü eksiksiz göndermeleri gerekmektedir. Tarihlerin
ay, yıl ve gün şeklinde gönderilmesi gerekir.
Yazarın tüm yazıları
için: