Cinsel istismar taciz tecavüz...Nasıl durdurulacak?
Cinsel istismar, taciz, tecavüz ve cinayetler nasıl önlenmelidir? Hacı Sarı'dan gençler için çarpıcı yazı...
Gün geçmiyor ki bir okuldan taciz haberi gelmesin. Gençlerin özellikle de kız öğrencilerin büyük bir tedirginlik yaşadığı bir gerçek. Belki de tedirginliklerin en büyüğünü anne babalar yaşamaktadır. Yurtlarda kalan öğrencilere karşı ahlaksız ve acımasız davranış sergileyenler, okullarda öğrencilerin masumluklarından ve hayat tecrübelerinin eksikliğinden faydalanan kişiler toplumda derin bir üzüntü oluşturmaktadır.
Son yıllarda eğitim kurumlarından, beklenmedik haberlerin yayılması kamu vicdanını zedelemektedir. İnsanlar çocuklarını elbette okullara ve okulların çalışanlarına emanet edecektir. Elbette evinin merkeze uzaklığından dolayı ya da daha iyi bir eğitim almak isteyen aileler çocuklarını merkezlerdeki yurtla teslim edecektir. Bu durumda yadırganacak bir durum yoktur.
Olayların nedenleri üzerinde durmak gerekmektedir. Bu tür
olaylar gerçekten de son yıllarda artmış mıdır, yoksa sürekli
olmaktaydı da kamuoyuna mı yansımıyordu? Yurtlarda okuyan
öğrenciler sürekli bu tür iğrenç davranışlara muhatap oluyorlar
mıydı? Aileler bu konularda gerçekten de duyarlı mıdır? Kime ne
kadar güvenmeli, hangi durumlarda olaylar ve kişiler
karşısında şüpheci davranmalıdır?
ÖĞRENCİLERİN MASUMİYETİ
Öncelikle öğrencilerin ne olursa olsun masumiyetini herkes kabul
etmelidir. Öğrencilerin zaaflarında, merak duygularından, ergenlik
serüvenlerinden kimse farklı anlamlar çıkarmamalıdır ve faydalanma
yoluna gitmemelidir. Bunun yanında anne babalar çocuklarına
özgürlük ve kendine güven duygusu verme adına onları geleneklerden
ve manevi terbiye metotlarından uzak yetiştirmemelidir.
Sorumluluk makamındaki insanlar, kurumlarına hakim
olmalıdır. Gerek hizmet alanlar arasında gerekse hizmet alanla
hizmet verenler arasında yaşanılabilecek olumsuzluklar konusunda
önleyici tedbirler alınmalıdır. Taciz, baskı, cinayet gibi nahoş
olayların olabileceği konusunda yeterli duyarlılık gösterilmeli
“bir şey olmaz” mantığı terk edilmelidir.
Televizyon programları, geleceğimiz olan çocuklarımızın kültürel
donanımlarını sağlamak, psikolojik gelişimlerini destekleyecek,
akademik başarılarını gündemin ilk sıralarına alacak bir yayın
politikası takip etmelidir. Özellikle okul dizileri öğrencilere
okulun, kitabın, dersin dışında her türlü olumsuzluğu empoze
etmektedir. Zengin fakir mücadelesi, giyim kuşam yarışı, haylazlık,
tembellik, hayata karşı umarsızlık, mirasyedilik gibi olumsuzluklar
televizyonlardaki okul dizilerinin topluma sunduğu ana
duygulardır.
Yine toplumun takip ettiği sanatçılar, sporcular,
televizyoncular, siyasetçiler kısaca kamuoyunu işgal eden herkes
hareketlerini bireyselliğin ötesinde sosyal sorumluluk çerçevesinde
belirlemelidir. Artık televizyonlarda sanatçıların evlilik dışı
ilişkileri, nikahsız hamile kalışları, birbirlerini aldatmaları,
kıyafetlerinde adeta hayatın her alanında balo kıyafetlerinin model
olarak göstermeleri konuları tekrar gözden geçirilmelidir.
Okullarda ve sokaklarda insanımızın, özellikle de gençlerimizin
bireysel özgürlüklerini, hayat tarzlarını, tercihlerini saygıyla
karşılamak gerekir, fakat milletlerin geleceğe bırakacakları en
önemli miras, milli ve manevi değerleridir.
Bir Japon genci tüm maddi imkânlara rağmen, Japon geleneklerine
bağlı olması gelişiminin ve bireysel özgürlüğünün önünde bir engel
değildir. Bizim gençlerimize değerler hatırlatıldığı zaman
hatırlatıcılar; gerici, tutucu, bağnaz olarak suçlanmaktadır.
BATI'NIN MODASI...
Batı’nın modası, tüketim anlayışı, yaşam tarzı, aile yapısı,
eğlence tarzı bizim gençlerimize göre değildir. Ulusal kalarak
evrenseli yakalamanın yolları aranmalıdır. Taklitçi ve sürekli
tüketen bir gençliği hayata bağlamak oldukça zordur. Ürettiği ile
değerlendirilen, ürettiği ve değerlerine bağlılığı oranında kıymet
verilen, projeleriyle ülkesinin geleceğine hizmet eden, ecdadını
ayırt etmeksizin seven ve sayan gençler model hale
getirilmelidir.
Tüm bu çalışmaların yapılması, suçluların gerekli cezaya
çarptırılması, medya organlarının yayınlarında hassasiyet
göstermeleri, gençliğin milli ve manevi eğitiminin ihmal
edilmemesi, okulların moda evine dönüştürülmemesi önem arz
etmektedir. Velilerin “benim çocuğuma kimse müdahale edemez”
anlayışından uzaklaşması son günlerde yaşanan ve vicdanları
yaralayan taciz, tecavüz, cinayet, intihar, aile parçalanmaları,
madde kullanımı gibi olumsuzlukların önlenmesine yardımcı
olacaktır.
Olaylar olduktan sonra, canlar gittikten , hayatlar karardıktan
sonra olayların gündemde tutulması alışkanlığı yerine önleyici,
uyarıcı, bilinçlendirici çalışmalara ağırlık verilmelidir.
Bu yazının tüm hakları
Memurhaber.com'a aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı
kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik
kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için
yasal takip yapılacaktır.