Okullardaki internet filtresi bezdirdi!
Filtreleme programları okullarda YouTube dahil pek çok siteye erişimi engelliyor. İşte bir öğretmenin feryadı...
Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda internet
filtreleme programı kullanılıyor. Filtreleme programları okullarda
pek çok siteye erişimi engelliyor. Kişisel sitelerin yanı sıra
blogspot uzantılı sitelere, video görüntülerinin olduğu sitelere
dahi erişilemiyor. İnternet sitesine girildiğinde ekranda
"Bu siteye erişim, sakıncalı içeriğinden dolayı, Milli
Eğitim Bakanlığı isteğiyle, Türk Telekom A.Ş. tarafından
engellenmiştir." yazıyor.
İşte bir öğretmenin feryadı;
Bugün öğrencilerime doğal afetler konusunu anlatırken, konuyu
pekiştirmek adına görsel ögelerle desteklemek istedim. Daha önce
izlediğim deprem, heyelan, çığ, erozyon görüntüleriniyoutube'dan
bulup öğrencilerime izleteyim dedim. Tam siteye giriyordum ki, "Bu
siteye erişim, sakıncalı içeriğinden dolayı, Milli Eğitim Bakanlığı
isteğiyle, Türk Telekom A.Ş. tarafından engellenmiştir." uyarısı
ile karşılaştım. Önce afallayıp, "nasıl yani" diyerek afalladım.
Sonra belki sorun sadece youtube'dan kaynaklıdır diyerekten başka
video sitelerine baktım. Video sitelerinden;
/,
/ ,
http://www.akilli.tv/default.aspx,
http://www.trtube.com ,
,
.
Vb tüm sitelerin -içerisindeki sakıncalı içerikten dolayı- erişime
engellendiğini fark ettim. Hatta bazen teneffüslerde, fizy'den
klasik müzik açıp çocukların dinlemelerine olanak sağlıyordum.
Baktım, http://www.fizy.com'da erişime engellenmiş.
Doğrusu hiçbir şey anlamış değilim. Hele ki eğitim öğretim gibi
önemli bir meselede, bilgiye ulaşmayı engellemek, her şeyi şeytanın
icadı gibi görerek, kendi beynindeki fesatçı düşünceye kurban
etmek, yeni nesil için nasıl bir gelecek tasavvur edildiğinin
ipuçlarını ele veriyor.
MEB’in interneti bu denli geniş çapta kısıtlaması, sınıfımda
kullandığım akıllı tahtanın işlevselliğini sınırladı. Bir anda elim
kolum bağlandı.
İşin komik yanı ne biliyor musunuz? İlköğretim okullarının 1.
kademesinde haftada 4-5 saat kredisi olan "serbest etkinlik" diye
bir dersimiz var. Milli eğitim müdürlükleri, okullara resmi yazılar
göndererek bu derslerde, "İstanbul ile ilgili belgesellerin
izletilmesi, ilin tanıtımı, çocukların yaş seviyelerine uygun
etkinlikler yaparak (film izleme gibi) derslerin dışında
faaliyetlerin gerçekleştirilmesi" hususunda okul müdürlüklerine
talimat vermişti. Ben, serbest etkinlikte internetten belgesel,
görsel sunumlar izleterek bu dersimi işliyordum. Şimdi bir taraftan
yazı gönderip, ders işlenişinin haritasını çiziyorlar diğer
taraftan da internet erişimini yasaklıyorlar. Aziz nesin olsaydı,
sanırım en fazla kitabı bu dönemde yazardı. Malzeme o kadar çok
ki!
Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz.
Açıkçası gün geçtikçe umutsuzluğa kapılıyorum. Öğrencilerimin
gözlerindeki umudu gördükçe, bir taraftan onlara özenirken, diğer
taraftan nasıl bir geleceğe doğru ilerlediklerinin kaygısını
yaşıyorum. Hayat, onları bu kokuşmuş çarkın dişlileri arasına doğru
iterken, onlar adına, gelecekleri adına üzülüyor ve korkuyorum.
Her gün; cıvıl cıvıl, öğretmene bakınca gözleri ışıldayan o
sabilerin masum halleri nasıl ki bana enerji verip, umut
aşılıyorsa; bu tarz olaylar da tam tersi, tüm enerjimi alıp
götürüyor, beni yeis gibi bir bataklığa doğru sürüklüyor.
Buna dur demek istiyorum ama maalesef gücüm yetmiyor. İleride,
kendimi bu sistemin içinde sindirilmiş bir eğitimci olarak görmek
istemiyorum. Bunun için sonuna kadar mücadele etmenin bir onur
olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde korkak davranarak, susarak,
pusarak kendi öğrencilerime doğruyu, güzelliği, mücadeleyi, hakkını
savunmayı anlatamam, onların gözlerinin içine baka baka yalan
söyleyemem... Yalansız, özgür bir gelecek için sesim hep yüksek
çıkacak...