Erdoğan'ın torunu da okula gidecekmiş
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer yeni eğitim sistemi ile ilgili merak edilenleri cevapladı. Dinçer, 66 ayını dolduran Başbakan Erdoğan’ın torununun da bu yıl okula başlayacağını söyledi.
Öğretmenlerin yaşadığı sorunları ve hazırlanan müfredatı
değerlendiren Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer merak edilenleri
cevapladı. İşte konuşmasından önemli satır başları...
'AİLELERİ İTHAM ETMEDİM'
"(İtiraz edenlerin PKK ve laikçi olduğu açıklaması) Medyanın ilgi
çekmek için farklı ifadeyle ele aldığı kanaatindeyim. İtirazların
önemli bir kısmı ideolojik kaynaklı olduğunu söyledim. Bir sendika,
- KCK’yla bağlantısı olduğu biliniyor- 'Ya okula
göndermeyin ya da rapor alın' dedi. Bu ideolojik bir
tavırdır. Endişe taşıyan aileler varsa bunu anlatmaya, endişeleri
gidermeye çalışıyoruz. Siyasi ve ideolojik olarak karşı çıkanlara
söyledim. Aileleri itham eden bir söz değildir. İtirazlar
rasyonelse bize yol gösterici oluyor.
40 BİN ÖĞRETMEN ALACAĞIZ
Yaklaşık 40 bin öğretmenimizi alacağız. Bu yıl içinde 57 bin
öğretmeni atamış olacağız. Örneğin felsefe ve tarih öğretmeniyle
kadrolarını doldurunca, diğer alanlar ne olacak. 137 alanımızdaki
öğretmenize eşit ve adil davranmalıyız. 40 bin öğretmen alacaksak,
yüzde 25 olarak her ile dağıtıyoruz. İhtiyaç oranında açıklama
yapıyoruz. Hem talep yüksek hem de kadro düşük. Bir sıkıntı
yaşıyoruz. Bunun anlayışla karşılanması gerekiyor.
45 bin öğretmeni ya diğer illere dağıtacaktık ya da onları
rahatsız etmeden kendi ilçelerinde alıkoyacaktık. Yüksek talep bu
sorunu ortaya çıkardı. Elimizden geldiğince bütün öğretmenlerin
arzusunu yerine getirmeye çalışıyoruz.
Genel bir kuralı hatırlatmak istiyoruz. 66 ayı dolduranlar
okula gidecek. Başbakan Erdoğan’ın torunu,
Cumhurbaşkanı’nın torunu da ayrıcalığa tabi tutulmaz.
SBS'leri çocuklarımızın seçildiği ve sıralandığı imtihan olmaktan
çıkaracağız. Çocukların eğitimlerini en yakın lisede almalarını
sağlamak için çalışıyoruz. Sınava tabi olmadan eğitim göreceği bir
çalışma yapıyoruz.
SBS’yi kaldırmayı planlıyoruz. YGS’yi de yılda birkaç kez
yapacağız. Öğrenciler hazır hissettiğinde sınav
yapacağız.
Öğretmen olmak şimdi de zor. 300 binden fazla öğretmen adayımız,
kadro açılamadığı ve atama yapamadığımız için yarış içerisindeler.
Süreçleri zorlaştıran tasarım olduğunu düşünmek yerine
öğretmenliğin niteliğini ve şartlarını iyileştirmeye yönelik
iyileştirme olarak düşünmek gerekiyor.
GAZİANTEP SALDIRISINDA ÖĞRETMENİN TUTUKLANMASI HAKKINDA NE
DİYECEKSİNİZ?
Hangi yollarda öğretmen alımı yapıyorsak buna devam edeceğiz.
Bizim içimizde çürük elmalar varsa onu ayırıyoruz. Gözden kaçanlar
için kamuoyuna mahcup olduk.
Öğretmen bulamadığımız için ders açamıyorsak maruz görülmeliyiz.
Hangi derslerin ne kadar tercih edileceğini net görülemiyor.
Kamuoyunun değişim yılı olduğu için hoşgörüyle bakması
lazım.
Bizim Kur’an-ı Kerim dersi sadece Kur’an okumayı içermiyor. Hiç
bilmeyen birisinin bu dersi alması durumunda musaf getirmesi
gerekiyor. Mushaf yoksa abdest alma zorunluluğu yok. Mushaf
getirmesi gerekiyorsa abdest alması gerekiyor. Abdest almak
istiyorsa da alabilir. Mushaf getirmemişse başörtüsü takmasına
gerek yok. Ama derste başörtüsü takmak istiyorsa
takabilir. Sonrasında ise hukuk kuralları geçerli olacak.
Sınıfta farklı dinde tek bir öğrenci olursa ona fırsatı
veremiyoruz. En az 12 öğrenci olması gerekiyor. Bir öğrenci için
ders verme imkanımız yok.
Geçen yıl 60-72 ay arasındaki çocukların yüzde 69’unu okullarda
eğittik. Bu çocuklar için altyapımız vardı. Her şeye
sıfırdan başlanılmıyor. Sanki bu sistemle her şey yeniden
kurgulandı ve her şeye yeniden başlandı sanılıyor. Bu öyle değil.
Sadece ilköğretimin birinci, ortaöğretimin birinci sınıfında
değişiklik yaptık."