Öğretmen maaşında Afrika standartları mı geçerli?
Türkiye, öğretmenlerin ekonomik, mesleki ve demokratik haklarına sıra gelince AB standartlarını değil Afrika standartlarını örnek alıyor...
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı
Gürkan Avcı, “Türkiye'de öğretmen olmak, kendini geçim sıkıntısına,
bürokratik oligarşiye, sistem anarşisine, kayırmacı uygulamalara ve
angaryalara mahkûm etmek demektir” dedi.
DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Ellerine yaşanacak kadar ücret
geçmeyen, geçimini ikinci, üçüncü işlerle sağlamaya çalışan maaş
ortalaması bin 900 TL olan öğretmenlerimizin durumları iç açıcı
değildir. 60 yıldır girmek istediğimiz AB ülkelerinde en çok maaş
alan meslek öğretmenliktir. Her alanda AB standartlarını yakalamaya
çalışan Türkiye, öğretmenlerin ekonomik, mesleki ve demokratik
haklarına sıra gelince AB standartlarını değil Afrika
standartlarını örnek alıyor” diye konuştu.
Eğitim sistemindeki hüsran ve başarısızlıkların, sınavlarda sıfır
çeken on binlerce öğrencinin hesabının hep öğretmene sorulduğunu
ifade eden Gürkan Avcı, Türkiye’nin sanılanın aksine vefakâr
öğretmen manzaralarıyla dolu olduğunu söyleyerek, Her
başarısızlığın öğretmene fatura edilmesi kolaycılığından
vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
TÜRKİYE’DE ÖĞRETMENLER AB VE OECD ORTALAMASININ ALTINDA
MAAŞ ALIYOR
Türkiye’deki öğretmen maaşlarının OECD ülkelerinin ortalamasından
da düşük olduğunu kaydeden Gürkan Avcı, şunları söyledi; “OECD
resmi verilerine göre; Lüksemburg’da çalışan bir lise öğretmeni
yılda 128 bin 181 dolar, İsviçre’de 90 bin 374 dolar, Kore’de 74
bin 43 dolar, Almanya’da 76 bin 433 dolar, Belçika’da 66 bin 613
dolar, Kanada’da 55 bin 191 dolar, Yunanistan’da 38 bin 934 dolar
maaş alıyor. OECD ortalaması ise 49 bin 721 dolardır.
Türkiye’de ise yoksulluk sınırında seyreden bir maaşla kaderine
terk edilen ve kendisine teslim edilen körpecik beyinleri
aydınlatmak için insanüstü bir gayretle çalışan öğretmenlerimizin
sorunları her geçen yıl artmaktadır. İzlenen yazboz eğitim
politikalarıyla ve öğretmen onuruna yakışmayacak düzeydeki
ücretlerle mesleğine küstürülmeye çalışılan öğretmenler kırgın ve
umutsuzdur.
Öğrencisi mağdur olmasın diye diyaliz makinesine bağlandığını
söylemeyen, kucağında bebeğiyle ders veren, kendi cebinden
kütüphane kurup okula bağışlayan, dağ köylerindeki çocuklara bir
harf öğretmek için gittiği yerlerde teröristlerin kurşunlarına
hedef olan öğretmen manzaralarıyla doludur ülkemiz. 666 sayılı KHK
ile maaşları kamuda en düşük seviyede seyreden öğretmenlere hükümet
borçludur.
ÖĞRETMENLERİN BOŞ LAFLARA KARNI TOK!
Öğretmenlerimiz içi boş sevgi gösterileri ve övgüler değil,
sorunlarına gerçekçi çözümler üreten somut girişimler bekliyor.
Öğretmenlerimiz, özlük, mesleki hakları ile sosyal ve ekonomik
hakları konusunda büyük sıkıntılar yaşadıkları gibi, keyfi
atamalar, tayin ve görevde yükselmelerde yaşanan adaletsizlikler
gibi nedenlerle hakları yenilmekte ve mağdur edilmektedir.
Ancak, sorunların en büyüğü de öğretmenlerimizin giderek
yoksullaşma süreci içersine girdiği gerçeğidir. Son 10 yıl
itibariyle, sadece birkaç tüketim kalemi üzerinden yapılan
karşılaştırmalar bile, öğretmenlerimizin yıllar içinde yaşadığı
yoksullaşma sürecini net bir şekilde göstermektedir. Yıllar içinde
öğretmenlerimizin maaşlarındaki artış, satın alım gücü açısından
değerlendirildiğinde yaşanan yoksullaşma süreci daha açık olarak
görülmektedir. Ne yazık ki, çocuklarımızı emanet ettiğimiz,
Öğretmenlerimiz bugün yoksulluk sınırıyla açlık sınırının arasında
maaş almaktadır. Son on yılda yoksulluk sınırındaki artış oranı,
aynı dönemde öğretmen maaşlarından daha yüksek olmuştur.
EĞİTİME DAHA ÇOK BÜTÇE İSTİYORUZ!
2013 bütçesiyle milli gelirden eğitime ayırdığı pay 69 milyar TL
yani yüzde 5’lere yakın olan Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde eğitime
en az pay ayıran ülkeler grubundadır. OECD ülkeleri ortalaması
yüzde 6.3, dünya ortalaması ise yüzde 4.4'tür. Türkiye, bütçesinden
eğitime ayırdığı payla Fildişi Cumhuriyeti, Tanzanya, Somali gibi
ülkelerle birlikte anılıyor.
Her yıl öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik,
öğretmen açığı da büyümektedir. AB standardı olan 25 kişilik sınıf
düzenlenmesini sağlayabilmek için 200 bin öğretmene, 35 bin
yardımcı personele ve 270 bin dersliğe ihtiyaç var.
Öğretmenler, yaptıkları işin doğası gereği kendilerini sürekli
olarak gelişen bilim ve teknoloji alanında yetiştirmek
durumundadır. Ancak Türkiye`de öğretmenlerin, aldıkları ücret
nedeniyle kendilerini geliştirmeleri ve gelişmiş ülkelerdeki
meslektaşlarıyla yarışacak standarda taşımaları oldukça zordur.
Enflasyon rakamları eğitim çalışanlarının günlük geçimde
karşılaştığı gerçek enflasyon oranını yansıtmadığı gibi
öğretmenlerin maaşları gıda endeksinden ve kira artışlarından
kaynaklı reel kayıpları dikkate alınarak tekrar belirlenmelidir.
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenimizin ailesiyle birlikte
zorunlu ve vazgeçilmez ihtiyaçları olan kira, yakacak, giyecek,
yiyecek, eğitim, sağlık, ulaşım ve haberleşme gibi ihtiyaçlarını
kısıtlayarak alt düzeyde karşılayabilmesi için en az 3 bin TL aylık
gelire sahip olması gerekiyor.
KAMUDA EN DÜŞÜK MAAŞ ÖĞRETMENLERİN
Öğretmenlerin kamu işçileri, polis, zabıta, teknisyen, tekniker,
subay, astsubay, uzman çavuş, imam, postacı, mühendis, doktor,
bekçi, belediye otobüs şoförü, orman muhafaza memuru, makam şoförü,
hemşire, ebe gibi diğer kamu çalışanları arasında en düşük ücreti
alıyor. 666 Sayılı KHK ile hakları yenilen öğretmenler geçim
sıkıntısı içerisindedir.
Hükümetten öğretmenlik mesleğini onurlandırmasını ve iadei itibar
politikalarıyla öğretmenliği tekrar seçkin bir meslek haline
getirmesini istiyoruz. Öğretmenlerin sorunlarına lafla değil
gerçekçi çözümler üreten somut girişimlerde bulunmasını bekliyoruz.
AB üye ve aday ülkeler içerisinde siyaset hakkı verilmeyen
öğretmenlerin yalnızca Türk Öğretmenleri olduğunu hükümet
yetkililerine tekrar hatırlatmak isterim.
İKRAMİYEMİZİ İSTİYORUZ!
Göreve gelir gelmez öğretmenlik mesleğinin onur ve kutsallığına
dönük pozitif yaklaşımlar sergileyen, öğretmenlere moral ve
motivasyon vermeye çalışan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’dan
‘Öğretmenlerin Bakanı’ olduğunu gösteren açılım ve çalışmalar
bekliyoruz.
18. Milli Eğitim Şurasında sendikamız sayesinde alınan karar gereği
tüm eğitim çalışanlarının maaşına Öğretmenler Günü dolayısıyla
seyyanen bir maaş tutarında ikramiye verilerek öğretmen maaşları
bir miktar iyileştirilmelidir.
Taşra ve büyük kentlerdeki öğretmen açığını gidermek ve buralarda
görev yapmayı özendirmek için 250 TL mahrumiyet tazminatı
ödenmelidir. Öğle yemeği servisi yapılmayan eğitim kuruluşları da
dâhil tüm eğitim çalışanlarına öğle yemeği bedeli olarak 7,5 TL
yemek yardımı yapılmalıdır. Eğitim çalışanlarının emekli maaşlarına
ve emekli ikramiyelerine doğrudan etkileyen ek göstergeler
yükseltilmelidir.