Kıyafet serbestisi Danıştay'a gidiyor
Son günlerde kamuoyunda sıkça tartışılan Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrencilere okullarda kılık- kıyafet serbestisi sunmasına bir tepki de Eğitim İş Sendikası Başkanı Veli Demir'den geldi.
Öğrencilere bu konuda tercih hakkı sunulması gerektiğini belirten Genel Başkan Veli Demir'in basın açıklamasından önemli satır başları...
Bilindiği üzere AKP hükümeti 26.11.2012 tarihli Bakanlar Kurulu
kararı ile Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık
ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliği yürürlüğe soktu. Mevcut siyasi
iktidar daha önce hazırladığı kanun ve yönetmeliklerde olduğu gibi
ilk iş olarak eski yönetmelikte yer alan “öğrencilerin,
Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılıklara kaçmayan ve
sade bir kılık kıyafette olmalarını sağlama” amacına yeni
düzenlemede yer vermedi.
Yönetmelikle birlikte kız öğrenciler artık imam-hatip ortaokul ve
liselerinde tüm derslerde, diğer tüm ortaokul ve liselerde ise
seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebileceklerdir.
Siyasi iktidar henüz ergenlik çağına bile ulaşmamış kız
öğrencilere, din, inanç gibi toplum baskısının en yoğun, en
şiddetli yansımalarının olduğu bir hususta sözde tercih hakkı
tanımaktadır. Tercih hakkı diyoruz, zira ilgili yönetmelik
hükmü kız öğrencilere bu konuda tercih hakkı tanındığı izlenimi
vermektedir. Oysa bu büyük bir kandırmacadır. Türkiye’de kurulu
imam hatip ortaokulları ile liselerinde öğrenim gören tek bir kız
öğrenci dahi başı açık eğitim görmemektedir. Bu nasıl bir
tercih özgürlüğüdür ki, tek bir kız çocuğunun dahi bu yönde bir
tercihte bulunması mümkün olmamaktadır.
OKULLAR TEHLİKELİ BİR GERİLİME SAHNE OLACAK
Cumhuriyetin laik temellerini lağvetmeye çalışan siyasi iktidar,
sistemi dini temeller üzerinde yeniden yapılandırmaya
çalışmaktadır. Özgürlük, tercih hakkı gibi sunumların tamamı
yalandan ibarettir. Yönetmelikle milyonlarca ilk ve orta öğretim
öğrencisini kuşatmayı hedefleyen bu anlayış ile okullar tehlikeli
bir gerilime sahne olacaktır. Zira Kuran-ı Kerim dersinde başını
kapatmak istemeyen kız öğrenciler, “dinin gereklerine
uymadıkları” suçlamalarına maruz kalacaklardır. Uygulama,
öğrenciler arasında kamplaşmalara da neden olacak, özellikle bu
ders sonrasında başını açmak istemeyen kız öğrenci, öğretmenleri ya
da okul yönetimiyle karşı karşıya gelecektir.
Düzenleme Anayasa’da, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nda ve Milli Eğitim
Temel Kanunu’nda ifadesini bulan laik eğitim modeline tamamen
aykırıdır. AKP’nin temel amacının ilkokul, ortaokul ve
liselere türbanı sokmak ve nihai olarak da Anayasal güvence altında
olan laik cumhuriyetin laik eğitim modelini ortadan kaldırmak
olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bu anlayış, bir süredir özlemine
uygun biçimde yeni moda Cumhuriyet karşıtlığını tüm eğitim
kurumları ve bürokrasiye hakim kılmakta, bu amaca hizmet etmeyen
bütün kadroları dağıtmakta, cumhuriyet, laiklik ve milliyetçilik
ilkelerini dini temelde yeniden yorumlayarak eğitim sistemini dini
temelde yeniden inşa etmektedir.
YOKSUL AİLENİN ÇOCUĞU NE OLACAK?
Bu çerçevede yeni yönetmelikte yer alan “kıyafet
serbestisi” olgusunun, AKP’nin saklı siyasi amacını
perdelemek amacıyla ortaya konulduğuna en küçük kuşku yoktur. Kaldı
ki ilkokul, ortaokul ve liselerde okuyan, henüz reşit olmayan
öğrencilere tanınan serbest kıyafetle öğrenim görme hakkı
beraberinde türlü sakıncalara sebep olacaktır. Serbest kıyafet
uygulaması ile birlikte yoksul aile çocukları, varlıklı aile
çocuklarının karşısında ezilecek, yaşayacakları eksiklik duygusu
nedeniyle kendilerini, ailelerini ve toplumu suçlayarak
yetişeceklerdir. Türkiye gibi az gelişmiş, nüfusunun büyük bölümü
açlık seviyesinin altında olan ülkelerde, ilk ve ortaöğretimde
serbest kıyafet uygulaması, toplum psikolojisi açısından son derece
sıkıntılı sonuçlara yol açar. Bu tür ülkelerde, ilk ve
ortaöğretim kurumlarında tek kıyafet uygulaması ile gelir
adaletsizliğinin çocuk bedenlerinde teşhir edilmesinin önüne kısmen
de olsa geçilmeye çalışılır.
Yine serbest kıyafet uygulaması öğrenci ve öğretmen güvenliğini
tehlike altına sokacaktır. Serbest kıyafet uygulaması nedeniyle,
okullara öğrenci olmayan sivil kişilerin girmesi kolaylaşacak ve
durumdan yararlanarak öğrencilere ya da öğretmenlere zarar vermek
isteyen art niyetli fırsatçılar rahatlıkla okullara girip
çıkabileceklerdir. Özellikle 4+4+4 kesintili eğitim uygulaması
sonrasında aynı binada hem ilkokul hem ortaokul eğitimi hizmeti
sunulmaya başlanmıştır. Bu tür okullarda ortaokul öğrencisi
gibi okula giren yabancılar karşısında, henüz 60 aylıkken okula
gönderilen ve de iyi ile kötüyü ayırma yetileri gelişmemiş çocuklar
savunmasız kalacaklardır.
Yönetmeliğin hiçbir hukuki dayanak gösterilmeksizin özel okul
öğrenci velilerine okul kıyafetini serbestçe belirleme hakkını
veren hükmü, devlet okullarında eğitim gören öğrenci ve velilerine
ağır hakarettir. Özgürlük olarak sunulan serbest kıyafet
uygulamasını tercih etmeme hakkının bir grup yurttaşa tanınırken
diğer bir grup yurttaşa tanınmamış olması kamu vicdanında derin
yaralar açar.
Yönetmelikte bulunan bir başka sakat hüküm henüz ergenlik çağına
bile girmemiş çocukların kol bölgelerini cinsel obje olarak kabul
eden hükümdür. Çocuk kolunu cinsel obje olarak gören bu anlayışı,
hastalıklı bir düşünce yapısını kabullenebilmemiz mümkün
değildir.
Eğitim-İş olarak yukarıda açıklanan sebeplerle, yönetmeliğin ifade
edilen sakıncalı hükümlerini Danıştay’a taşıdık. Ulusal yargı
nezdinde yaptığımız girişimlerden sonuç alınamaması halinde
binlerce veli eliyle, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
huzuruna taşıyacağız.