Kıdem tazminatı ve taşeron işçiler için Soylu'dan kritik açıklama
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'dan kıdem tazminatı ve taşeron işçiler hakkında kritik açıklama...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, 24
Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel' e gündeme dair konularla ilgili
çok önemli açıklamalarda bulundu. Soylu milyonların beklediği kıdem
tazminatı ile ilgili olarak "Çalışmalarımız yıl sonuna kadar
tamamlanacak" dedi.
Soylu'nu açıklamalarından öne çıkan başlıklar
şöyle:
Biz 5-6 aydır dünyanın birçok ülkesini inceledik. Bir kısmı
sonuçları itibarıyla, aldığı tedbirler itibarıyla elde ettiğimiz
sonuçlarla Türkiye'nin şu andaki tablosunu kıyasladık. Yüzde 88
gibi sendikalı olmayan bir kesim var.
HER 10 ÇALIŞANIMIZIN 2'Sİ KIDEM TAZMİNATI
ALAMIYOR
İşçi ve işveren arasında uzlaşmayı sağlayacak enstürümanların
olmadığı bir düzenle karşı karşıyayız. Çalışanların yüzde 86'sının
aleyhine fiili bir d urum var şu anda. Yüzde 86 bugün kıdem
tazminatı alamıyor. Biz sosyal hokuk devleti olarak çalışanla
işveren arasında bu dengeyi oluşturmaya çalışıyoruz. Çalışma hayatı
üzerinden yatırım ortamında iyileşmeyi temin etmek açısından bir
verimi oluşturmalıyız.
İstifa eden de kıdemini alacak
DİĞER ÜLKELER NE YAPMIŞ ONLARI İNCELİYORUZ
Bugün elimizde bu fırsat var. Bütün taraflarla ortak bir şekilde
yöneterek sayın Cumhurbaşkanımızın, sayın Başbakanımızın da arzusu,
isteği bu. Bizim elimizde şu anda çok kapsamlı bir çalışma var.
Atmamız gereken adımlar, dünyadaki diğer ülkeler bu konuda ne adım
atmışlar onları inceliyoruz.
ÇALIŞMALARIMIZI İLK ÖNCE HÜKÜMETİMİZE
GÖTÜRECEĞİZ
Getireceğimiz sistemle hak kaybı oluşmaması üzerine çok ciddi
çalışıyoruz. Öncelikle hazırladığımız çalışmayı hükümetimize
sunacağız. Biz ilk kez kıdem tazminatı meselesini konuşmuyoruz.
Çalışma hayatının bütün aktörleriyle defalarca konuştuk. İlk önce
hükümetimize götüreceğiz, sonra işgücü kesimimize, sendikalarımıza,
sivil toplum örgütlerimize ve çalışan kesimlerimize
götüreceğiz.
BİR GÜN ÇALIŞMA BİLE KIDEM TAZMİNATI HESABINA
GİRECEK
Çalışma hayatında çok önemli bir darboğazı aşacağımıza devletin
sosyal hukuk devleti olmanın yerine getireleceğini, emeğin hakkını
verileceğini söyleyebilirim. Çalışan kesim de, işveren kesim de
kendi adına bir katılımda bulunacak. Burada bireysel bir kıdem
tazminatı hesabı oluşacak. 1 gün çalışmanız bile sizin hesabınıza
yatacak. 1 yıl çalışmanız yatacak, 10 yıl çalışmanız yatacak.
HÜKÜMETİMİZ DE KENDİ ADINA FEDAKÂRLIK YAPACAK
Fiiliyatta 11 ay 29 gün sonra çalışanın işine son veriliyor.
Hakkaniyetli bir yönetimi sağlayabilmek için perspektifimizi ortaya
koyacağız. Hükümetimiz de devletimiz de kendi adına bir fedakârlık
ortaya koyacak. Biz 1 yılın karşılığındaki 30 günlük kıdem
hassasiyetini hazırladık.
BİLGİSAYARIN TEK TUŞUNA BASARAK GÖRÜLEBİLECEK
Yüzde 86'nın akşam evine gittiğinde kendi hesabına para
yatırılacak. Her akşam bireysel kıdem tazminatına yatırılan para
bilgisayarın tek tuşuna basılarak görülebilecek ve kıdem tazminatı
bir fonda birikecek.
HÜKÜMETİMİZDEN SONRA KAMUOYUNA SUNULACAK
İşçilerimizle çok önemli anketler gerçekleştirdik. Kendi
görüşlerini canlı ortamlarda aldık. Neyi çözmemiz gerekiyor?
İşverenlerle de aynısını yaptık. Zannediyorum bunu 1 ay içerisinde
kamuoyuyla paylaşmaya başlarız. Hükümetimize sunduktan "Bunu
kamuoyuyla olgunlaştırabilirsiniz" dendikten sonra sunacağız.
ÇALIŞMA HAYATININ BÜTÜN UNSURLARIYLA BİRARAYA
GELECEĞİZ
Bu ben yaptım oldu denebilecek bir mesele değildir. Biz hazırlarız,
çalışma hayatının bütün unsurlarıyla masaya otururuz ve
değerlendiririz. Biz bunu varolan verilerden hareketle ortaya koyar
ve bunu sosyal devlet ortamına getirmeye çalışırız.
2016 YILI SONUNA KADAR ÇALIŞMALARIMIZI
TAMAMLAYACAĞIZ
Taşeron konusunda hiçbir şekilde çalışmamız yön değiştirmemiştir.
2016 yılının sonuna kadar bu çalışmamızı tamamlayabileceğimizi
düşünüyoruz. Birçok geceler sabahlara kadar Maliye Bakanlığı,
Çalışma Bakanlığı ile hep birlikte hem meselenin pratik yönünden
hem hukuki yönünden biraraya gelip, çözüm üretmeye çalıştık.
Çalışmalarımızın büyük bir bölümünü tamamladık.
KARAR VERMEMİZ GEREKEN BİRKAÇ ÖNEMLİ HUSUS DAHA
VAR
Çok az bir bölüm daha kaldı. Kamuda çalışanlar, belediyelerde
çalışanlar, kamu alt hizmetlerde çalışanlar. Önemli bir bölüm
tamamlandı. Karar vermemiz gereken birkaç önemli husus daha var.
İşin bir başka boyutu da belediyelerdir. Bunlarla ilgili
çalışmalarda da henüz bir noktaya gelebilmiş değiliz. İnşallah
makul bir süre içerisinde kamuyla paylaşırız. Yıl sonuna kadar bu
çalışmaların önemli bir bölümü tamamlanacaktır.
ULUSLARARASI İŞGÜCÜ KANUNUNA SAHİP BİR ÜLKEYİZ
Şu anda Uluslararası İşgücü Kanunumuz sözkonusu. Kısa adı Turkuaz
Kart. Hepimiz bu memleketin evladıyız. Geçmişte şöyle
hayıflanmalarımız olmuştur. İyi yetişmiş, aklı, zekası,
çalışkanlığı üst düzeyde olan, iyi okullarda okumuş, bu konularda
okul tarafından da kabul görmüş gençlerimiz, ilim adamlarımız hep
yurtdışına gitmiştir. Buna hep hayıflanmışızdır.
TÜRKİYE BEYİN GÖÇÜNÜ ÖNLEYECEK ADIMLARI ATIYOR
Bu bir istihdam politikasıdır. Farklı fikirlerin, farklı
coğrafyalarda yaşamış insanların ortaya koydukları fikirleri
harmanlama. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, teknoloji
alanında, bilim alanında Türkiye'ye kazandırılması konusunda
hükümetimiz çok önemli bir adım attı. Türkiye bu özendirici
adımları atıyor.
BÖLGEMİZDEKİ VE DÜNYADAKİ İSTİHDAM HAREKETLERİNİ TAKİP
EDİYORUZ
Bunu yaparken bunu sadece beyin avcılığı, beyin göçü olarak
düşünmek de doğru değil. Türkiye Uluslararası İşgücü politikalarını
belirleme adına bir danışma kurulu oluşturdu. Türkiye büyük ülke
konumunu ortaya koyan bir ülke haline gelmiştir. Evrensel, küresel
bütün gelişmeleri takip eden, etrafındaki coğrafyadaki ve dünyadaki
istihdam hareketleri takip eden, uzun vadeli politikalar
oluşturabilen aynı zamanda bürokrasiyi ortadan kaldıran politikalar
oluşturuyoruz.
AVRUPA İNSANLIK SINAVINDA ÇAKTI!
Türkiye'yi bulunduğu ligden düşürmeye çalışan ülkeler var. Yaklaşık
3,5 milyon Suriye ve Iraklı kardeşlerimizi Türkiye'de ağırlıyoruz.
Bizim sürekli insanlık sınavında çaktılar diyebileceğimiz Avrupa ve
birtakım ülkeler şaşırdığımız uygulamalar yapıyorlar.
TÜRKİYE İLE RUSYA İLİŞKİLERİ KIYMETLİDİR
Türkiye ile Rusya arasındaki problem geçicidir. Biz bunu hep böyle
gördük. İçinde bulunduğumuz durumu istiskal eden aşağılayan bir
durum olmadığı sürece. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın iyi
niyetleri, pilot hatasının ortaya çıktığı günden itibaren ülkeler
arasındaki ilişkilerin bundan çok daha üste ve kıymetli olduğunu
hep ifade etmişlerdir ve ifade etmektedirler. İki milletin uzun
yıllara varan dostluğu vardır. İki ülke arasında çok önemli bir
işgücü potansiyeli vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanın
ortaya koyduğu bu tavır cereyanını gösterecektir.
TÜRKİYE ARTIK REJİMİ DEĞİL SİSTEMİ TARTIŞIYOR
Biz Türkiye'nin geleceğine bakmak zorundayız. Millet tarafından
bize bir gelecek kurma görevi verildi. Günlük siyasi tartışmalar
yapılabilir, mugalata ortaya konulabilir, polemikler
gerçekleştirilebilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın,
TBMM'nin ne kadar çalıştığı ortada. Burada bir sistem problemi var.
Bu rejim problemi değil. Allah'a şükürler olsun defalarca söyledim,
Türkiye eskiden rejim tartışmaları içinde boğlup giderdi. Sayın
Kılıçdaroğlu'nun yapmak istediği rejim tartışmalarının içine
Türkiye'ye çekmek. Buradan bir ekmek çıkmaz.
BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZİ HIZLANDIRACAK BÜROKRASİYİ
AZALTACAK
Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız tek millet, tek vatan, tek
devlet, tek bayrak diyor. Bunun karşılığı şudur; Türkiye kendi
ilkelerinden geri adım atmayacaktır. Üniter yapı bir kararlılıktır.
Başkanlık sistemi bize ne kazandıracak, hızlı karar alacağız,
bürokrasiyi azaltacağız. Demokratik olarak sürekli yükseldiği,
bugün tartışmanın birçok meselenin ortadan kalktığı, eski
tartışmaların artık yaşanmadığı, herkesin işine baktığı bir hale
dönecek.
SAYIN KILIÇDAROĞLU BU SİSTEMİ ÖNCELİKLE KENDİ PARTİSİNDE
TARTIŞMALI
Bunu hala Türkiye'nin birtakım korkuları üzerinden ortaya getirip
tartışmaya çalışmanın iyiniyetle ilgisi yoktur. Kılıçdaroğlu kendi
içlerinde öncelikle nasıl bir başkanlık sistemi, nasıl bir hükümet
sistemi tartışması yapacaklar, dağıtacaklar, süzecekler, ondan
sonra gündeme getirecekler. Siyaset aklına geleni mikrofonun
başında söyleyebilme kolaylığı bize vermemelidir.