Sınava 3 gün kala sakın bunları yapmayın!
Ülkemiz çocukların ve gençlerin geleceklerinin belirlenmesi açısından önemli olan sınavlarla dolu. Bu sınavlar sınava girecek çocuk ve gençler kadar hatta bazen onlardan daha çok, bu kişilerin aileleri için de önem taşıyor.
Eğitim Danışmanı Uzm. Psk. Orhan Gümüşel, "Sınavlara
anne-babalar mı yoksa çocuklar mı giriyor?" sorusunu, "Bu
durum ailenin eğtime yüklediği anlama, çocuklarına yaklaşımlarına
ve onları hayatlarında nereye koyduklarına göre değişiyor" diye
yanıtlıyor.
Habertürk'ün haberine göre, çocuğunu bir proje gibi değerlendiren
ebeveynlerin çocukla birlikte sınava hazırlandığını ve kaçınılmaz
olarak onunla birlikte sınava girdiğini belirten Gümüşel,
ekliyor:
"Akademik kimliği en önemli güç olarak gören aileler için
de durum aynı. Akademik kimliğe yükledikleri anlam güçlü rekabet
ortamında gücü sağlamada hırslarını artırıyor doğal
olarak. Aslında yaşanan anne- babanın gelecek kaygısını
sınav şemsiyesi altında çocuklarına transfer etmesi oluyor. Bu
nedenle de böyle yapıdaki ailelerde sınav çocuğa ait bir yaşantı
olmaktan çok ailenin yaşantısı haline geliyor. Sınav ve başarı
ilişkisinde özne sınava giren çocuk olmaktan çıkıp aile oluyor.
Anne-baba başarı için çocuğunu destekleyen taraftar olmaktan çıkıp
başarı fanatikliği ekseninde taraf haline geliyor."
ANNELER Mİ HIRSLI BABALAR MI?
Somut ve görünen üzerinden yaklaşıldığında annelerin babalardan
daha hırslı gibi göründüğünü belirten Gümüşel, bunu bir yanılsama
olarak kabul ettiğini söylüyor ve ekliyor:
"Bu yanılsamanın birkaç nedeni var. Ebeveyn rol
paylaşımında anneler çocuklarla ilgili rolleri ve sorumlulukları
daha çok üstlendiği için böyle görülebiliyor. Halbuki anneler
babaların isteklerini çocuklara ileten köprü veya elçi
vazifesindeler sıklıkla. Daha çok annenin temasta olduğu çocuğun
yaşam alanları ile ilgili olarak da sıklıkla annelerin konuşması
gerekiyor. Okul, ders, tedavi gibi organizasyonları da anneler daha
çok organize ettiği için sanki onlar görünür halde.
Elbette kendi sosyal kimlik yatırımını annelik üzerine ve
dolayısıyla annelik performansı üzerine yatırımlayan kadınlar
çocuğun başarısını kendi rol başarısı olarak göreceği için ayrıca
motive olabilirler ama bu babalar için de geçerli. Kendi ego
yatırımlarının tamamlayıcısı olarak çocuklarını görürse o da başarı
konusunda hırslı davranacaklardır."
BÜTÜNÜ DEĞERLENDİRİN
Demokratik ailelerde durumun daha sakin olduğunu belirten Gümüşel,
bunun nedenini şu sözlerle açıklıyor:
"Bu ailelerde çocuk evde karar alma ve uygulama
mekanizmalarına küçük yaştan beri katılır ve inisiyatif alabilir
konumdadır. Uzlaşma kültürü, kendilik değerini oluşturma, kaynak
yönetimi gibi konularda doğal tecrübeye sahiptir. Karşılıklılık
ilkesine iletişimde önem verirler. Hak ve sorumluluk ilişkisinin
işletilmesinde bu ilke çok önemlidir. Hizmetkar eğilimli
ebeveynlerin çocukları, hakları karşısında sorumluluklarını ihmal
etme eğilimine girebilirler. Otoriter aileler de çocuk söz sahibi
olmadığı için sorumluluk sahibi olmaktan kaçınabilir. Kısacası
çocuğunu duygu yönü, ifade biçimi, bilişsel kaynakları ile bütüncül
değerlendirebilen anne babaların çocukları bu konuda daha
şanslılar."
Sınav maratoncularına özel öneriler
YAPAMADIKLARINIZA TAKILMAK SİZE ZAMAN
KAYBETTİRİR
Uzman Psk. Gümüşel, sınava sayılı günler kala öğrencilere şunları
tavsiye ediyor:
Kendinizle ya da başkaları ile gerilimden uzak durmaya çalışın
Bugüne kadar yapamadıklarınıza takılmak size zaman ve motivasyon
kaybettirir
Başkalarının performansına göre değil kendi süreç gelişiminize göre
analizler yapın
Duygusal değil akılcı çalışmalar planlayın
Kazanmak istediğiniz şeye kazanamamak mikrobunu bulaştırmayın
Çalışma ritmini bozmamak ana kuralınız olsun
Gündelik yaşam düzenini stabil bir ritme bağlayın
SINAVA BİR HAFTA KALA BUNLARA DİKKAT!
Gümüşel, öğrencilerin sınava bir hafta kala yapmaları gerekenleri
şöyle sıralıyor:
Son bir haftada yeni konu çalışmak zihin karışıklığına neden
olabilir.
Yeni konu çalışmak yerine güçlendirme çalışmalarına ağırlık
verilmeli
Deneme sınavlarında yanlış ya da boş soruları konuya geri dönerek
yeniden çözmek. İyi bir tamamlama ve pekiştirme çalışması
olacaktır.
Ağır fiziksel egzersizlerden kaçınılmalı
Beslenme düzeni stabil hale getirilmeli
Uyku saatleri stabil hale getirilmeli
Lüzumsuz iletişim gerginliklerinden mümkün olduğunca
kaçınılmalı
SINAVA SON 3 GÜN KALA YENİ KONU ÇALIŞMAYIN
İşte sınava 3 gün kala yapılması gerekenler:
Artık çalışmanın son dönemi. Rötuş çalışmaları yapılmalı. Yeni konu
kesinlikle çalışılmamalı
Son iki günde çalışmalar bırakılmalı. Son iki gün demlenme
zamanıdır ve bilginin oturması için, bedenin ve zihnin
dinginleşmesi için son derece önemlidir.
Eğer son iki gün çalışmamak çok kaygı yaratacaksa mümkün olduğunca
hafif tempoda soru çözülebilir.
Uyku ve beslenme düzenine itina gösterilmeli
Ağır egzersizlerden kaçınmaya devam
ÖĞRENCİLERİN BAŞARISINI ARTIRACAK ÖNERİLER
Öncelikle durum analizi yaparak ilerlemeleri gerekiyor. Süreç
içinde performans tablosuna bir göz atıp kendi süreçlerindeki
değişimi değerlendirerek son aydaki çalışma tempo ve ritimlerini
belirlemelerini öneririm. Şu sıralar sınava akademik hazırlık
anlamında en önemli koşul doğru analize bağlı çalışma ritmini
oluşturmaktır. Hazırlık süreci ile ilgili bu analiz onlara
bundan sonrası için isabetli strateji oluşturma avantajını
sağlayacaktır. Güçlü ve güçsüz alanlarını tespit ettikten sonra
güçlü alanları koruyacak periyodik çalışma ile güçsüz alanları
geliştirmeye yönelik tempo çalışma çerçevesini
kurgulayabilirler.
Sınav anı stratejisini de artık belli bir şablona oturtmaları
gerek. Bunun için de deneme sınavlarının sayısını artırmalı ve
şablonlarını bu sınavlarda test etmeliler. Hangi testten
başlayacaklar, turlama sistemini nasıl uygulayacaklar, süre
yönetimi nasıl takip edecekler iyice pekişmeli. Sınav anı
stratejisi ne kadar çok otomatikleşirse sınav anındaki iç ve dış
uyaranların çeldiriciliğine de o kadar az yakalanırlar.
Yine bu son dönemde kendileri ve yaşam alanlarının daralması ile
ilgili olumsuz duygularını öteleyebilmeliler. Çünkü yorgunluk ve
kaygı negatif genelleme tuzağına düşürebilir. Bunu önlemek için
neyi yapamadıklarına değil neleri yapabilecekleri üzerine
odaklanmalılar. Bunun için de ne kendileri ile ne de başkaları ile
negatif son ekli cümlelerle konuşmalılar. Örneğin; "Ne yapsam
olmuyor, Bu saatten sonra konular yetişmez" gibi... Onların yerine
"Bu sorunu aşabilmek için ne yapabilirim, nasıl yapabilirim, ne
kadar ve kiminle yapabilirim" gibi "yetebilmek" mesajlı söylemleri
kullanmalılar.