Memur Haber Mobil Uygulama
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Birçok siyasi gözlemciye göre Cumhuriyetin son on beş yılının en önemli seçimini geride bıraktık.
1 Kasım Türkiye açısından tarihi bir milat oldu. Seçmen on üç yıldır iktidarda bulunan Ak-Parti’ye yeniden yetki verdi, hem de ezici bir çoğunlukla.
Bu seçimin temel ekseni partilerin ekonomik vaatleri oldu. Bu ekonomik vaatler içerisinde de “sosyal politika” alanında vaat edilenler öne çıktı.
Ak-Parti’nin seçim başarısındaki temel unsurlardan birinin de on üç yılda sosyal politika alanında yaptıkları oldukları gözlemleniyor. Geniş dar gelirli kesimler sosyal politikada yapılanlar için istikrarı tercih ettiler.
Bu yazımızı Türkiye’nin tarihi bir
seçimi sonrasında seçimi belirleyen temel unsurlardan olan sosyal
politikaların son on üç yıllık serüvenini aktarmaya ve bundan sonra
sosyal politika alanında hangi vaatlerin gerçekleştirilmesinin
bekleneceğine ayırdık.
Sosyal Politikanın Sahneye Çıktığı Dönem
Ak-Parti’nin 2002 yılında iktidara gelmesi ülkemizde sosyal politikanın yeniden ülke gündemine çıktığı bir dönemi başlattı.
Ülkemizde yıllar yılı sosyal politika ya “süper emeklilik” gibi ufuksuz politikalar ya da “herkese iki anahtar” gibi afaki vaatlerle anılıyordu.
2000’li yılların başına geldiğimizde, Türkiye, sürdürülemez kabul edilen bir sosyal güvenlik bütçesi, şişmiş bir Yeşil Kart sistemi, kalitesiz bir kamu sağlık hizmetleri tablosu, insanların ölülerinin hastanede rehin alındıkları bir özel sağlık sistemi, işlevsiz bir Sosyal Yardımlaşma Vakfı sistemi ile idare etmeye çalışan bir ülke idi.
Dahası, 90’lı yıllar boyunca ülke
hızlı bir ekonomik liberalleşme yaşarken, zengin-yoksul arasındaki
gelir uçurumu Gini Katsayısı başta olmak üzere tüm göstergelere
göre derinleşirken bu yarayı sağlatacak sosyal politikalar popülist
siyasetçilerin ellerinde yok edilmişti.
Sosyal Politika Modeli Değişti!
Ülkemizin son on üç yılı sosyal politika alanında sosyal güvenlikten vakıflara, eğitimden sosyal yardımlara, emeklilikten sağlığa kadar pek çok alanda eş zamanlı yapılan kapsamlı dönüşümlere şahit oldu.
İddia edildiğinin aksine Ak-Parti sosyal politikayı en yoksullara yalnızca makarna, kömür dağıtmaktan ibaret görmedi, hayırseverliği kurumsallaştırmadı.
Emeklilik sistemindeki değişikliklerden öğrenci burslarına, harçların kaldırılmasından işsizlik ödeneğine, doğum yardımından engelli bakım ücretine kadar pek çok vatandaşlık temelli (evrensel nitelikli) sosyal politika düzenlemesi yaptı.
Dahası sosyal politika harcamaları devasa oranda arttırıldı: Örneğin 2000 yılında Türkiye’nin kişi başına düşen sağlık harcaması 268 Dolar iken bu rakam son OECD verileri olan 2012’de kişi başına 758 Dolara çıktı. 2000 yılında toplam kamu sağlık harcamaları 4,8 milyar TL iken bu rakam 2012 yılı itibariyle 58,6 milyar TL’ye yükseldi.
Bu seçimin de en iyi tahmin edeni
olan Adil Gür’ün A&G Araştırma şirketinin de belirttiği gibi
Ak-Parti yüzde 6 ile 8 arasındaki bir oyu yalnızca sosyal
politikalarda yaptıklarından dolayı kazanıyor…
Sağlıkta Bir Devrim Yaşandı!
Türkiye’deki sosyal politika dönüşümü içerisinde en başarılı alanlardan biri sağlık alanı oldu.
Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın öncülüğünde başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı bir yandan kamu hastane altyapılarını güçlendirirken öte yandan da köhneleşmiş hastane ve sağlık ocağı sistemi dönüştürdü.
Aile hekimliği uygulaması, kamu hastanelerinin tek çatı altında toplanması, ülke genelinde sayısı bini geçen özel hastanelerin standartları ve sayılarındaki artış, aşılama programları, randevu ve doktor seçimi sistemi, bağımlılık ve sigara karşıtı programlar, SGK’nın özel sağlık kuruluşlarındaki tedavileri karşılamaya başlaması sayesinde vatandaşın tercih hakkının gelişmesi, e-reçete gibi başarılı uygulamalar ülkemizin sağlık açısından geriden gelen ülkelerden liginden çıkıp öncüler ligine girmesini sağladı.
Sağlıkta yaşanan iyileşmenin
doğrudan sonucu olarak, temel bir sağlık istatistiği olan doğumda
beklenen yaşam süresi Türkiye genelinde 2002 yılında 65’in epey
altında iken bu rakam 2013 yılı itibariyle 76.3’e yükseldi.
Sosyal Güvenlik Reformu Mayası Tuttu
2006-2008 yıları arasında gerçekleştirilen sosyal güvenlik reformu da oldukça başarılı oldu.
Eskiden var olan parçalı yapı (SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı) tek çatı altında birleştirildi.
Reform sayesinde 2000’li yılların başında yüzde 50’lerin üzerinde olan kayıt dışı istihdam oranı, başka bir deyişle sigortasız çalıştırılanların tüm çalışanlara oranı, yüzde 34’lere düştü.
Kayıt dışı istihdamdaki düşüş formel sosyal güvenlik uygulamalarının kapsamına giren vatandaşları arttırırken, sosyal güvenlik bütçesinin sürdürülebilir bir dengeye oturmasına da katkıda bulundu.
Türkiye’de bir zamanlar kara delik
görülen, ‘on yıla varmaz batar’ denilen sosyal güvenlik sistemi
sürdürülebilir bir dengeye oturdu.
Seçimi Sosyal Politikalar Kazandı!
Ak-Parti’nin seçim başarısını bir de bu gözle okumak gerek.
Seçmen açık seçik bir şekilde sosyal politikalarda yapılanları onayladı, devamını istedi.
Dahası ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocuklar için 600 TL ödenmesi gibi doğrudan ödeme şeklindeki sosyal politika vaatleri, asgari ücretin arttırılması gibi ekonomik vaatler kazanmış bulunuyor.
Şimdi Türkiye sosyal politikalardaki
şimdiye kadarki başarılı sürecin devamını ve vaatlerin
gerçekleştirilmesini beklemek gerekiyor…
---
NOT: Aman Dikkat, Borç Affında Bugün Son Gün!
Genel Sağlık Sigortası GSS borcu bulunanların bu borçlarının faizi silinerek taksitli ödeme fırsatı bugün doluyor.
İnternette borcu görünen ama bugüne
kadar SGK’ya başvurmamış olanların bugün mesai bitimine kadar en
yakın SGK İl Müdürlüğü veya Sosyal Güvenlik Merkezine gitmelerini
şiddetle tavsiye ederiz.
---
Kıssadan Hisse
“Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.”
---
Sorularınız:
Yazarın tüm yazıları için: