Mustafa Kemal'in ilk aşkı Selanik'in en güzel kızıydı!
Ölümünün 76. yılını matemle andığımız Atatürk’ün özel hayatına dair bugüne dek gün ışığına çıkmamış bilgiler 45 yıllık dostu Asaf İlbay’ın anılarında saklı.
İlbay’ın torunu Ferda İlbay’ın uzun uğraşları sonucu Kaynak Yayınları tarafından bastırılan kitapta en dikkat çeken bölümleri ise Mustafa Kemal’in ilk aşkı Emine Hanım’la olan diyalogları oluşturuyor. İlbay, Atatürk’ün Emine Hanım’a olan aşkını anlatırken “Mustafa Kemal tamamen değişmiş, büsbütün başka bir adam olmuştu. Nefsiyle bir mücadeleye girdiği belliydi, bunu halinden kolayca anlıyorduk” ifadelerini kullanıyor. İlbay’ın anılarında dikkat çeken ve bugüne kadar bilinmeyen diğer ayrıntıyı ise Atatürk’ün Enver Paşa’yla eli tetikte karşı karşıya gelmesi oluşturuyor.
3 kız kardeş
İşte İlbay’ın anılarından Atatürk’ün Selanik’teki ilk aşkıyla
yaşadıkları...
“1315 (1899-1900) yılı, Ramazan ayı içindeyiz. O senenin mektep
tatili Ramazan ayına rastlamış idi. Bütün mektepliler Selanik’te
toplanıyorduk. Ahmet Numan Eczacı Mektebi talebesi, ben Mühendis
Mektebi, Mustafa Kemal ise Harbiye Okulu talebesi olarak, geceleri
ekseriya Mithat Paşa Caddesi’nden Kasımiye Camii’ne kadar piyasa
mahalli olan yolu aşındırır dururduk. Gençlik bu ya, üçümüzün de
gözdeleri vardı. Mustafa Kemal ile birkaç gün buluşamadık. Merak
ettik, ‘Acaba hasta mıdır’ diyorduk. Bir gece kalktık Ahmet
Numan’la birlikte evine gittik. Zübeyde teyze bizi güler yüzle
karşıladı, hatrımızı sordu. Bir kahve içtik ve Mustafa Kemal’in
hasta olmadığını öğrenip sevindik. Fakat neredeydi, niçin
görünmüyordu? Bir gece her zamanki gibi Kasımiye Camii’ne doğru
yürüyorduk. Osman Hoca’nın mektebi karşısındaki sokak başında bir
kılıç şakırtısı duyduk. Mustafa Kemal karşımızda! Yanına yaklaştık,
o, mütebessim ve müstehzi bir çehre ile bizi karşılayarak ikimizin
koluna girdi ve ‘yürüyelim’ dedi. Vakit erkendi, Vardar kapısı
civarındaki kafeşantanlardan birisine gitmek üzere ilk
rastladığımız arabaya atladık. Odeon Tiyatrosu’nun bitişiğindeki
kafeşantanın önünde arabacının eline beş kuruş sıkıştırdım ve
indik. Bu çalgılı kahvede Romanyalı üç kız kardeş vardı. Üç arkadaş
bir müddetten beri bu kızları kendi aramızda paylaşmıştık. Yaş
sırasına göre Fani, Toni ve Janet isimli kızların büyüğü Fani,
Mustafa Kemal’den hoşlanırdı. Toni benim, Janet de Ahmet Numan’ın
arkadaşı idi. Geldiğimiz zamanlar burada birkaç saat vakit geçirir
evlerimize dönerdik. Mustafa Kemal, o gece durgundu, her zamanki
neşesini göstermiyordu. Hatta kızlar bile bunun farkına
varmışlardı.”
‘Hayırlı olsun’ dedik
“Hava sıcaktı, yürüyerek evlerimize gidiyorduk, Ahmet Numan sözü
yine o sokak başındaki karşılaşmaya getirdi. Mustafa Kemal, birkaç
günden beri bu sokakta ikamet eden tanınmış bir şahsiyetin oğluna
ve kızına ders vermekte olduğunu ve bu vazifeyi ancak geceleri
yapabildiği için görüşemediğimizi söyledi. Kafamızı yormadan
vaziyeti anladık. Bu zatı da kızını da tanıyorduk. Şerefli ve mevki
sahibi olan bu zat, namuslu ve mutaassıp bir aile babası ve Bizim
Aile dostumuz idi. Kıza gelince, hakikaten Selanik’in en güzel
kızlarından biriydi. Bu sebeple işin ciddiyetini az çok anladık.
Mustafa Kemal’e ‘Hayırlı olsun’ dedik, iyilik diledik.”
‘Tamamen başka biri’
“Bir müddet sonra Mustafa Kemal’in bu ilk aşkının hazin bir
safhasıyla karşı karşıya kaldık ve bu suretle arkadaşımızın ilk
kalp ağrısını yaşadık. Neticesiz bir aşk, Selanik’in yakıcı
sıcakları devam ediyordu. Hava o kadar boğucuydu ki, ancak
ikindiden sonra sokağa çıkılabiliyordu. Mustafa Kemal ile bir hafta
içinde ancak iki defa görüşebilmiştik. Arkadaşımız artık iftar
yemeklerini de talebesinin evinde yiyor ve çok kere sahur vaktine
kadar orada kalıyordu.
Mustafa Kemal tamamen değişmiş, büsbütün başka bir adam olmuştu.
Nefsiyle bir mücadeleye girdiği belliydi, bunu halinden kolayca
anlıyorduk. Kendisine latifeyle karışık nasihatlerde bulunuyorsak
de, o aldırış etmiyor, fakat böyle konuşmamızdan memnun da
kalmıyordu. Artık hiç şüphe yoktu, belli ki seviyordu. Bu onun ilk
aşkıydı.”
‘Enver Paşa ile eller tetikte karşılaştık’
İlbay’ın anılarında Mustafa Kemal Paşa’nın Yıldırım
Orduları’ndan istifa ettikten sonra Enver Paşa’yı ziyareti
sırasında yaşananlar, Mustafa Kemal’in ağzından aktarıyor:
“Yıldırım Ordularından istifa ederek İstanbul’a dönmüştüm. Harbiye
Nazırını ziyaret etmek icap ediyordu. Ziyaretlerine gelmek
istediğimi ilettim ve bir Otomobil göndermelerini rica ettim. Enver
Paşa beni sarayda kabul edeceğini ve bir otomobille kararlaştırılan
saatte gelebileceğimi bildirdi.
Tayin edilen saatte gönderilen otomobil ile yaverim Cevat Abbas’ı
beraberime alarak saraya gittim. Enver Paşa’nın yaveri Mümtaz beni
karşıladı, bir salona getirdi, Cevat Abbas yaverler odasında kaldı.
Enver Paşa’nın gelmesini bekliyordum. Kapı açıldı ve bir silahşor
selam vaziyetinde içeri girdi. Enver Paşa’nın huzuruna
götürüleceğimi fakat sarayda âdet olduğu üzere silahımın teslimini
istedi. ‘Paşa’nın arkadaşıyım’ dedim, tabancamı çıkarmaya mecbur
kaldım. Ayakta, silahım elimde, vaziyeti incelemeye vakit kalmadan
Enver Paşa içeri girdi. Silahı elindeydi. Odanın bir başında ben,
diğer başında Enver Paşa, silahlarımız elimizde bakıştık.”
“Mustafa Kemal Paşa bunları anlattıktan sonra sustu. Sordum: ‘Paşam
bu ne demektir? Bir şey anlamadım.’ Güldü: ‘Hayır, iş düşündüğün
gibi değil... Ziyaretin hususi ikametgâhlarında tertip edilmesi,
bahçeyi gezdirmek vesilesiyle Cevat Abbas’ın uzaklaştırılması, beni
silahtan tecrit etmek istemeleri, Enver Paşa’nın bir an içinde
odaya girişi ve ev sahibi sıfatıyla bir kelime dahi konuşulmaması
sır perdesini açacak mahiyettedir” buyurdular.”
‘Allahaısmarladık’ diyerek ayrıldı
“Bayramın üçüncü günü idi. Mustafa Kemal ile sevgilisi olan genç
hanımefendi, Telli Çeşme karşısında ‘Yüksek Kahve’ denilen
gazinonun bahçesindeki kameriyelerden birisinde buluşmak kararı
almışlar. Randevuya hiç alışık olmayan ve bir erkekle ilk defa
buluşacak olan genç kız, bir kere geldikten sonra orada oturmaya
çekinir ve heyecan içinde eve dönmek ister.
Nihayet Mustafa Kemal kendisini ikna eder ve kalkarlar. Binek
arabalarının bekleme mahalli olan meydanda bir kapalı arabaya
atlarlar ve Sultan Hamit’in sürgün yeri olan Alatini Köşkü
civarında meşhur Floka Gazinosu’na giderler. Bu gazinonun zevkle
döşenmiş küçük hususi odalarından birinde iki genç baş başa
kalırlar. Mustafa Kemal de nihayet bir insan idi, onun da bir kalbi
vardı. Sevilmek tarafı kadar şiddetli olmasa bile, sevmek hassası
her insan gibi onda da kuvvetli idi. Çok şık bir gençti, itina ile
giyinirdi ve çok güzeldi. Genç bir kızın kendisine âşık olmaması,
onu candan sevmemesi kabil değildi.
‘Onun ilk aşkıydı’
Anlaşılıyordu ki, Selanik’te mühim bir mevki işgal eden Ş...
Paşa’nın (Selanik merkez kumandanı Şevki Paşa) genç kızına
muallimlik ederken, ders programı içine nasılsa sevda faslı da
karışmıştı. Bir tatil devresi kadar süren bu öğretmenlik, sılanın
bayram ertesinden sonra bitmesi üzerine kesintiye uğrayacaktı.
Mustafa Kemal için birkaç gün sonra İstanbul’a, mektebe dönmek
zarureti vardı. İşte bu sebeple, Floka Gazinosu’nda sevdalılar baş
başa konuşarak bir karara varmak zorunda idiler. Esasen bunu
görüşmek bahanesiyle o kadar gizlenerek çekine çekine Flora
Gazinosu’na gelmiştiler.
Gazinonun hususi odasında acı tatlı iki saat kadar konuştular,
mücadele ettiler ve sonunda birbirlerinden ayrılmak kararını
teessürle almak zorunda kaldılar. Bu macerayı benim gibi onun bir
iki yakın arkadaşı biliyordu. Floka Gazinosu’ndaki görüşme hazin
oldu. Mutaassıp bir ailenin namuslu kızı olan E... Hanım (Emine),
daha konuşma başlayınca ayrılmamak çaresi olarak derhal evlenmek
teklifinde bulunmuş ve ısrar etmişti. Mustafa Kemal Bey, tahsilini
geri bırakamayacağını söylemiş ve belki de her şeyden evvel çok
sevdiği vatanına karşı borçlu olduğu vazifelerini düşünerek bu
emrivakiye rıza gösterememişti.
O, sevgilisine evlenmenin ileride daha makul şartlar içinde yeniden
bahis mevzuu edilmesini çok rica ettiyse de, Mustafa Kemal‘i deli
gibi seven genç kız iradesine hâkim olamayarak ayağa kalkmış, yaşlı
gözlerini son defa olarak Mustafa Kemal’e çevirerek baktıktan
sonra, ‘Allahaısmarladık’ diyerek süratle yanından ayrılmıştı.
Mustafa Kemal, hayatında sadece bir defa bir kadın sevmiştir, bu
sevgi de onun ilk aşkıydı.”
‘O kız bir daha evlenmedi’
“Çok seven fakat her şeyden önce aşkını meşru şekle sokmak için
çırpınan genç kız ise, bu ilk aşkından sonra hiç evlenmedi, ilk
aşkını kalbinde sakladı ve belki de bugün hâlâ hayatta olduğu için
aynı kuvvetle saklamaya devam etmektedir. 1930 senesinde Ankara
Şehremini idim. Vaktiyle Mustafa Kemal’e o derece şiddetle aşık
olan bu sayın hanımdan bir mektup aldım. Aile dostluğumuza
güvenerek, bir zata yardım edilmesinin, delaletimle Cumhurbaşkanı
Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya arzını rica ediyordu. O gece Çankaya
Köşkü’ne gittim ve keyfiyeti Gazi’ye arz ettim, mektubu okudum.
Derhal mümkün olan yardımın yapılmasını emir buyurdular.
Bu vesile ile de bu aşk macerasını hatırlayarak kısaca anlatırken,
‘Gençlik arkadaşım Asaf bu hikâyeyi iyi bilir’ diye ilave
ettiler.”