Mustafa Dede'nin Haticesi... Yürek burkan hikaye
TRT 1'deki Ömür Dediğin adlı belgeselde, 67 yaşında hayata gözlerini yuman eşi Hatice'ye özlemini, "Haticem dünyadan göçeli 1918 gün oldu." sözleriyle anlatan Mustafa Dede'nin Hatice'si...
"18'İMDE AYAĞIM AYAKKABI GÖRDÜ"
Mustafa Yılık, Hassa'da 15 Kasım Mahallesi'ndeki oğlu Kenan Yılık'la birlikte yaşıyor. İlçeye bağlı Yukarı Karafakılı Köyü'nde 1933'te dünyaya geldi. Annesi koyunların sütünü sağmaya gittiğinde sancılanmış ve Mustafa Dede'yi doğurmuş. Habertürk'ten Satuk Buğra Güney'e konuşan Mustafa Dede, yoksulluğunu ve çocukluğunu şöyle anlattı:
"Anam beni severdi, okşardı. 3 yaşıma gelmişim, bir kadının
nazarı olmuş, gözlerime bir tufan inmiş, hâlâ onun eseri bende var.
Babamın 5-6 koyunu vardı. Onları güderdim. Böyle günler geçerken
yaşım 12-13'ü buldu. Ayağım yalın. Babam gariban biriydi. Eker
biçerdi. Garibanlık günlerimiz öyle geçerdi. Yaşım 18'i bulunca
ayağım ayakkabı gördü. Okul yok, medrese yok, tahsil hiç yok.
Askere gittim 1954'te, 15 gün Ali Okulu'na (askerde okumayazma
bilmeyenlerin gittiği okul) gittim. 16 ay 3 gün sonra gözden sakat
çıktım."
"HANIMIN DÜŞÜNE YATTIM"
"Babam 1954'te vefat etti. Evde 2 gardaşım, 1 anam vardı. Askerlik
dönüşü 4'üncü gün Suriye'ye hamallığa gittim. Anam diyor ki; 'Oğlum
sana bir kız isteyelim.' Ben diyorum ki; 'Ana o kız kapkara, ben
almam. 'Oğlum akıllı ol, bunu alalım' diyor. Bu kız 18 yaşına, ben
24 yaşına geldim. Nihayet anamın dediğine geldik. 13 Ocak 1958'de
hanımımın düşüne yattım: Evlerine gittim. Yüklükten hopladım.
Yüklüğün üzerinden bileğinden tuttum. Debelendi, debelendi
pırtamadı. Gözümü açtım yataktayım.
3 gün sonra anamı, abimi, babasının, anasının yanına götürdüm. 'Tamam' dediler kabul ettiler. Haticem gelince sordum. 'Hatun, beni hiç rüyanda gördün mü, doğruyu söyle' dedim. 'Vallaha, bundan 15 gün evvel yüklüğün üstünden hopladın, bileğimden tuttun, debelendim pırtamadım, gözümü açtım, yataktayım' dedi. Menekşe imiş, bilmemişim ben. Menekşe imiş efendim. Biz sarı çiçeği görürmüşüz, kırmızı gülü görürmüşüz ama o menekşe imiş. Aylar geçti yıllar geçti, aradan ışkın verdi, evlat verdi Yaradan. 2006 yılının 11. ayının 15'inde Haticem siroz hastalığına düştü kurtulamadı. Ankara'ya götürdük. Doktorlar tedavisini bulamadı. 11 günde Hakk'a teslim oldu. Haticem gidince ben de böyle kendi kendime mecnun oldum."