Memur Haber Mobil Uygulama
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Memur Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Okurumuz Salih Pınarlı soruyor: “Bünyamin bey, İkitelli’de
bir deri üretim atölyemiz var, ayakkabılar için deri üretiyoruz.
Dünyanın yirmi iki ülkesine deri satıyoruz. Eylül ayında işyerime
Sigorta Denetmenleri geldi, ceza kestiler. Son SSK’dan Müfettişler
çağırdı, defterlerimizi götürdük Aralık ayında biri ihbar etmiş
diyerek. Geçen hafta da İş Müfettişleri geldi, ayni adam oraya da
şikayet etmiş. Onlar da ceza kesmişler, muhasebeciye sordum. Ben
böyle şey görmedim. Kırk kere müfettiş mi olur? Devlet neden
benimle uğraşıyor? Dürüst çalışan işadamına bu kadar baskı, bu
kadar teftiş olur mu? Yolunacak kaz mıyız biz? Muhasebeciyi kovdum
sonunda. Sonunda Anayasa Mahkemesine dava açacağım, devlet benim
üzerime bu kadar geliyor diye. Benim suçum gece gündüz çalışıp, bu
ülkeye döviz sokmaya çalışmak mı? Bulgaristan gel vatandaşım ol,
yatırımını ülkeye getir, on yıl vergi almayayayım diyor, ben
ülkemde üretimi tercih ediyorum. Sonunda atölyeyi satıp, paramı
bankalara koyacağım, faizle yaşayacağım. Bu ülkede üretim yapmak
akıl işi değil… Ne olur sesimizi duyurun, bıktık biz böyle
teftişten.”
Sayın okurum, işveren olarak dertlisiniz, dertli olduğunuz kadar da
haklısınız. Bu yüzden uzun da olsa sorunuzu noktasına, virgülüne
dokunmadan aktardım.
Ülkemizde işveren olmanın ne kadar zor olduğu bilinen bir gerçek.
İşverenler bir yandan yüksek faiz belası, faiz lobisi ile
boğuşurken bir yandan da yeni mamül üreterek ihracata katkı
yapmaya, ülke ekonomisine döviz sokmaya uğraşıyor.
Ne yazık ki ülkemiz finansal sektörden yapılan kazançlar hiç
vergilendirilmezken reel sektörde dişi ile tırnağı ile
kazanılanlardan yüksek oranlı gelir vergileri alınıyor.
Dahası işverenler ihracat yaparak Avrupa ülkeleri ile yarışmaya
çalışırken ülkemizde Avrupa ülkeleri ayarında teşvikler, inovasyon
hibeleri gibi imkanların olmadığı unutuluyor…
Tüm bunların üstüne bir de bürokratik engeller ve eski devlet
zihniyeti gelince sizin gibi isyan eden işverenleri çokça
görüyoruz.
Peki yaşadığınız sıkıntı neden kaynaklanıyor, ayrıntılı
açıklayalım…
İşverenleri Canından Bezdirmek…
İlk elde şunu söyleyelim, yalnız değilsiniz. Her hafta onlarca
posta alıyoruz sizin gibi işverenlerden. Çalışma ve istihdam ile
ilgili gereksiz denetimler sıklaştıkça işverenlerimiz canından
beziyor…
Ama esas sorun çalışma denetimlerinin artması değil, farklı farklı
denetim elemanlarının ayni iş için ayni işyerine defalarca
gelmesi.
İş Müfettişleri, SGK Müfettişleri ve SGK Denetmenleri çalışma
hayatının denetimi konusunda işyerlerine gidiyor, resmi defterleri
istiyor, inceleme yapıyor, ifade alıyor, ceza kesiyor…
Yani ayni işi yapmak için üç farklı birimden üç farklı denetim
elemanı geliyor, denetim yapıyor işverenleri canından bezdirmek
istercesine…
Bürokratik oligarşiyi anlayan beri gelsin…
Oysa bu ülkenin işverenleri düşman olmadığı gibi, gereksiz
denetimler ile de muhatap edilerek haklarının ihlal edilmesi
kimsenin hakkı değil…
Çalışma Yaşamında Denetim Karmaşası Var
Esas sorun çalışma hayatının denetiminde karmaşa ve çok başlılık
olması…
Şöyle ki, çalışma yaşamının denetiminde yetkili ve etkin iki kurum
var. Birincisi Sosyal Güvenlik Kurumu ikincisi ise Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Her iki kurum çalışma yaşamını gerek
sosyal güvenlik hukuku gerekse de iş hukuku yönünden inceliyor,
usulsüzlükleri tespit ediyor, istihdamı düzenliyor, iş piyasasını
regüle ediyor.
Hem iş hukukunu, hem sosyal güvenlik hukukunu hem de iş kazaları ve
meslek hastalıklarını bu iki kurum teftiş ediyor.
Oysa, mevzuatlar idare tarafından ne kadar birbirinden Genelgeler
Yönetmeliklerle ayrılsa da çalışma yaşamı bir bütün.
Denetime konu olan işveren, çalışan ayni kişiler… İşyeri ayni
işyeri…
Hakkını Arayan Nereye Gitsin Belli Değil!
Dedik ya çalışma hayatında denetim karmaşası var.
Bu durum yalnızca işverenler değil hakkını aramak için şikayet
edenler veya çalışanlar açısından da büyük bir problem…
Bir çalışan sigortasız çalışıyorsa SGK’ya şikayet edecek, ama ayni
zamanda fazla mesai ücreti veya kıdem tazminatı verilmiyorsa bu kez
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına.
İş kazası riski bulunan başka yere, iş kazası geçiren başka yere,
iş kazası sonucu maluliyet varsa başka yere denetim için başvurmak
zorunda.
Çoğu zaman sigortalılar ve çalışanlar haklarını alabilmek için kırk
kez dilekçe vermek zorunda kalıyor.
Vatandaşa böyle zulüm reva değil… Denetim konusunda hakkı çiğnenen
nereye başvuracağını nereden cevap alacağını bilmeli, kırk tane
değil bir tane birimle muhatap olmalı… İşveren de tek bir
Müfettişle muhatap olmalı, kırk ayrı kişiyle değil…
Mevcut bu tablo Yeni Türkiye’ye yakışmıyor….
Ayni Yetkilere Sahip Farklı Denetim Elemanları
Şunu belirtmek gerek: SGK’nın denetim elemanları 5510 sayılı
Kanunun uygulanması yönünden Kanunun 14, 59, 85, 86 Maddelerine
göre tamamen ayni yetkilere sahip. Zira Kanun Müfettiş-Denetmen
ayrımı yapmıyor, “Kontrol ve Denetimle Görevli Memurları” diyor
hepsine ve ayni yetkileri veriyor… Kanuna göre ayni olan yetkiler
Genelgeler ile keyfi olarak düzenleniyor sadece…
Üstelik SGK Denetmenleri ve Müfettişleri 5510 sayılı Kanunun 59
Maddesi gereğince Kanunun uygulanması bakımından, 4857 sayılı İş
Kanununda belirtilen denetim, teftiş ve kontrol yetkisini de
haiz.
Yani İş Kanununun uygulanması açısından denetim yapan İş
Müfettişleri ile ayni yetkilere haiz bu denetim elemanları…
Yani ayni yetkilere sahip farklı unvanlarda denetim elemanları
var.
Bu ise çağdaş kamu idareciliği anlayışını, yönetişim mantığına
uygun olmayan, etkinlikten ve etkililikten uzak bir idari yapı…
Sorun Çok Başlılık ve Denetimde Hantal Yapı
Defalarca bu köşeden dile getirdik. Çalışma yaşamı bir bütün, iş
hukuku ve sosyal güvenlik hukuku etle tırnak gibi birbirinden
ayrılamaz alanlar.
Çalışma yaşamının denetimi de buna uygun olarak tek elden,
bütünlüklü ve etkin olmalı. Bölünmüşlük ancak vatandaşın
mağduriyeti arttırıyor, çağdaş kamu yönetişimi gereği kurulması
gereken etkin kamu mekanizmasını engelliyor.
Sorun birden çok denetim birimi olması, çalışanların hakları
verilmediğinde yada iş kazası geçirdiklerinde şikayetlerini nereye
yapacakları, haklarını nerede arayacaklarını bilmemeleri. Sorun
çalışma yaşamında mağdur olan garip gureba fakir fukaranın
bürokrasinin tozlu raflarında bir oraya bir buraya savrulması.
Ne yazık ki, bürokrasi çözüm üretmek yerine, köşe kapmaca oynuyor.
Anlayacağınız benim oğlum iyi okur döner döner bina okur
durumu.
Çare Basit: Denetimde Teklik Modeli
Oysa çare çok basit: Çağdaş kamu idareciliğinin, AB
mevzuatının, yönetişim mantığının gereği olarak “Denetimde Teklik
Modeli”ne geçilmeli, tüm denetim birimleri “Çalışma Müfettişi”
unvanı altında birleştirilmeli.
Maliye Bakanlığı bu modele geçti, denetimde tarihi rekorlara imza
attı. Maliye Bakanlığı’nda eskiden olan Gelirler Kontrolörleri,
Vergi Denetmenleri, Hesap Uzmanları ve Maliye Müfettişleri hepsi
bir araya getirildi “Vergi Müfettişi” adı altında tek bir teftiş
kurulunda birleştirildi.
Bu birleşmeden sonra Maliye Bakanlığında oluşan denetim ordusu
vergi alanların denetimi, kayıtdışılık denetimi gibi kapsamlı
denetimlerde büyük başarı elde etti. Yani bu maya tuttu…
Unvanda ve denetimde teklik modeline Milli Eğitim Bakanlığı’da
geçti, sorunlarını çözdü, etkin bir denetim mekanizması kurdu.
Sıra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda… Çalışma yaşamında
yetkili tüm denetim/teftiş birimlerinin tek çatı altında toplanması
gerek. Böyle olursa ortaya 3000 kişilik yakın dev bir denetim
ordusu çıkıyor.
Bu ordu hem testi kırılmadan önce, yani iş sağlığı ve güvenliği
alanında, hem de testi kırıldıktan sonra, yani iş kazalarının
incelenmesinde, yeni bir dinamizm ile yekvücut olarak hareket
edecek.
Bilimin, Aklın, ILO Mevzuatının Gereği
Tüm bu söylediklerimiz kamu yönetimi ve çağdaş işletmecilik
bilimlerinin söylediği açık gerçekler. Burada yalnızca bilimsel bir
analiz yapıyor, ülkemiz bürokrasinin temel bir problemine parmak
basıyoruz…
Kamu idareciliğinde zaman değişiyor, devran dönüyor, yeni bir çağa
geçtik… Bu yeni çağda artık bürokratik oligarşilere, ayni işi yapan
farklı birimlere, performans denetimi olmayan unvanlara yer yok…
Denetimde Teklik Modeli çalışma hayatının ihtiyacı olan model…
Denetimde Teklik Modeli, mantığın olduğu kadar AB uyum sürecinin de
gereği. Zira AB Müzakere fasıllarından 19 uncu müzakere faslı olan
“Sosyal Politika ve İstihdam”daki sorunlardan biri de çalışma
yaşamının denetiminin çok başlı, etkinlikten uzak ve bölünmüş
olması.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar niteliğinde olan
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri de çalışma yaşamında
etkin, bütüncül, tek elden denetimi zorunlu koşmakta. Altında bizim
de imzamız olan, ILO’nun Çalışma Hayatının Denetimine Dair 81 No’lu
Sözleşmesine göre çalışma hayatının denetimi, tek elden, bağımsız,
bütünlüklü ve etkin olmalı… Kağıt üzerinde değil gerçek hayatta
uyum sağlanacaksa 81 No’lu Sözleşme ile doğrusu bu…
2023 Hedefleri için Denetimde Teklik Modeli
Üstelik bu konu Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi bir
ekonomik istiklal savaşı mesabesinde önemli..
Bu doğrultuda artık kamu bürokrasisinde oligarşilere, etkinsiz
çalışmaya ayıracak bir dakikası bile yok…
Ülkemiz ihracatını arttırmak için canhıraş mücadele verirken
işvereni canından bezdiren bir denetim zihniyetine ülkemizde yer
yok..
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaki denetim birimlerinin
(SGK Müfettişi, SGK Denetmeni ve İş Müfettişi) birleştirilmesi ve
“Denetimde Teklik Modeli”ne geçilmesi aklın ve bilimin gereği olan
şey…
Vizyoner reform programları ile tarihi adımlar atan sayın
Başbakanımız Ahmet Davudoğlu ve Türkiye’de bürokratik oligarşilerin
tüm kalelerini yıkan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın
bu konudaki kararlı tutumları biliniyor…
Soru dönüşümün olup olmayacağı değil, tek soru dönüşümün ne zaman
olacağı…
Çağdaş kamu idareciliğinin gereği olan çalışma hayatında denetim
reformu için saat tiktakliyor…
---
Kıssadan Hisse
“Kendinin ne olduğunu bilen insan, bazı kendini bilmezlerin, onun
hakkında söylediklerinden etkilenmez.”
-- İbn-i Sina
---
Sorularınız:
www.twitter.com/bunyaminesen
Yazarın tüm yazıları için:
http://www.inter/bunyamin-esen-163z.htm