İş kazaları terörü artık son bulmalı!

İş kazaları terörü artık son bulmalı!

Bünyamin Esen bunyaminesen@internethaber.com


Önce dünkü gazetelerden bir haber ile başlayalım:

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Güllük beldesinde atık su artıma tesisinde metan gazı zehirlenmesi sonucu yedi işçi feci şekilde can verdi.

İşçilerin cenazesinde vatandaşlar "İş yeri sağlığı ve iş yeri güvenliği burada ihmal edildi. Firma gerekli önlemleri almadı. Bir hafta önce işe başlayan gence bile bile ölüme götürdüler. İşçilere gaz maskesi verilmedi. Alarm cihazı yok. Buradan başta Başbakan olmak üzere tüm bakanlara çağrıda bulunuyoruz. Bu işin peşini bırakmasınlar." diye tepki gösterdi.


Kamu Makamları İhmali Biliyor muydu?

İşçilerin cenazesinde konuşan Makine Mühendisleri Odası Milas Temsilcisi Onur Onay  "Makine Mühendisleri Milas Temsilciliği olarak tesisle ilgili bilirkişi raporu hazırladık. Tesisin çalışmasının sakıncalı olduğunu raporla belirttik. Borularla taşınan suya deniz suya karıştırıldığına dair rapor sunduk. Tesisin geçici kabulü bile yapılmaması gerekliydi. Tesisin çalışmasının sakıncalı olduğuna dair raporu yetkililere verdik. Burada büyük ihmaller var. Denizli şubemiz ihmalleri araştırıyor." diye konuşuyor.

Yani ölüm göz göre göre değil, bağıra bağıra gelmiş!

Ne denetim sorumluluğu kendisinde bulunan müdahale etmiş, ne de yerel yetkililer.

İşçilerin ölmesi beklenmiş göz göre göre…


Ölen Öldüğü İle mi Kalacak?

Milas Kaymakamı ise “Metan gazı oksijenden daha ağır olduğu için dibe çöküyor. Bacadan çıkıp gitme durumu yok. Dipte olan bir olay zaten. Maalesef 7 vatandaşımızı da kaybettik. Olayla ilgili soruşturma başlattık." ifadelerini kullanıyor.

Soruşturma nereye varacak Allah bilir… Şimdiye kadar iş kazalarında ne oluyorsa o olacak diyor kimisi, bilmiyoruz…

Ölen öldüğü ile mi kalacak diye geliyor insanın aklına.

Kesin olan bir şey var, o da olan ölen işçilerin ailesine oldu. Zira ateş düştüğü yeri yakıyor.


İş Kazası Haber Değeri Taşır mı?

Bu aktardığım haberi okumuşsunuzdur demiyorum, zira iş kazası haberleri ya kibrit kutusu kadar haber oluyor gazetelerde, yada altıncı sayfa haberi olarak veriliyor.

Niye haber yapılsın ki, okunurluğu yok… Zaten üç gün sonra unutulacak…

İş kazaları o kadar kanıksanmış ki ülkemizde, haber değeri taşımıyor!

Hani bir köpek adamı ısırırsa haber olmaz, ama adam köpeği ısırırsa haber olur derle ya. İş kazalarının olmaması haber olacak nerede ise!

Mucize sayın seyirciler falanca işyerinde bir yıldır iş kazası olmadı! Şok haber, az sonra…


Mala Geleceğine Cana Gelsin!

Dünün gazetelerine bakmaya devam edelim. Ordu’nun Fatsa ilçesinde gerçekleşen sel sonucu İslamdağ mevkiinde hidroelektrik santrali (HES) inşaatında işçilerden biri sele kapılıyor, bazı işçiler de canlarını zor kurtarıyor.

Gazetelerin söylediğine göre işçilerinin sele kapılmasının nedeni işyeri yönetiminin işçilerden inşaatta bulunan iş makinelerine binerek suyun yönünü ve akışını kesmek için çalışmalarını istemesi. Bakın siz hele, güvenli iş ortamına: Azgın sele karşı çalışmak!

İşçilerin, canların selden kurtarılması değil; inşaata, şantiyeye zarar gelmemesi mesele…

Mala geleceğine cana gelsin anlayacağınız!

İnsanın aklına İkitelli’deki selde ölen işçiler geliyor…

İnsanımız bu kadar kıymetsiz olmamalı…

Suriye’den Kaçtı İşkazasından Kaçamadı

Yine dünün gazetelerinden başka bir iş kazası haberi:

Ülkesindeki iç savaştan kaçıp İstanbul’a yerleşen Suriyeli işçi, Ahmet Muhammed el Şabib, yolda kazı çalışması yaparken göçük altında kalarak yaralandı. Üç saat göçük altında kalan Şabib belediyeye taşeron iş yapan taşeron bir inşaat firmasında çalışıyordu.

Milyonlarca taşeron işçisi gibi o da en temel iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri olmadan çalışıyordu.

Üzerine gömülen toprak ile canını teslim etmekten son anda kurtuldu…

Niçin? Üç kuruş fazla verilip, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uygun işyeri ortamı oluşturulmadığı için…

Bunların hepsi sadece dünün gazetelerinin haberleri… Hergün yüzlercesi benzerinden medyada yer alabilenler…


Türkiye İşkazalarında Yüz Kızartıcı Halde

Türkiye’nin iş kazaları konusundaki hali içler acısı.

Ülkemiz OECD ülkeleri arasında en çok iş kazası gerçekleşen ülkeler arasında.

Dünyada Brezilya’dan sonra en çok iş kazası olan ülkelerden biriyiz. Ölümlü iş kazalarında Avrupa birinciliği bizde.

Her yıl en az 70 bin iş kazası oluyor ülkemizde!

Her Allah’ın günü en az iki yüz iş kazası oluyor ülkemizde. Her dört saatte bir işçi ölüyor bu kazalarda.

Yanlış okumadığınız: Her Allahın günü altı çalışan iş kazalarında can veriyor.

Her yıl ortalama 2000 işçi ölüyor bu kazalarda…

Ülkemize Avrupa ortalamasının yedi katı ölümlü iş kazası oluyor. Bu bizim vatandaşımız olan bir işçi İngiliz bir işçiden yedi kat daha fazla ölüyor demek.

Kazalarda her yıl ortalama 2000 kişi kendi kendine bakamayacak derecede sakat kalıyor…

İş kazası sonucunda kaybedilen çalışma saatleri yüzbinlerce saat…

Tabii bunların hepsi yanlızca kayıtlara geçenler, SGK’ya bildirilenler.. Gerçek rakam bunların çok çok üstünde…

Fazlası var azı yok…


Yasal Adımlar Atıldı

Oysa iş sağlığı ve güvenliği alanındaki bu yüz kızartıcı tabloyu hem ILO sözleşmeleri hem de AB standartları gereği düzeltmemiz gerekiyor.

Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik’in iş sağlığı ve güvenliği konusundaki hassasiyetini biliyoruz. Son dönemde iş kazalarını önlemek üzere önemli adımlar atıldı.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlüğe girdi. İşyerlerine işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğu getirildi.

Yetmedi, ondan az işçi çalıştıran işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin teşviki için Hazine desteği sağlandı.

İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri konusunda alt mevzuat hızla hazırlanıyor.

Bunlar çok önemli, tarihi adımlar.

Yasalar Yapmakla Sorun Çözülmüyor

Ancak yasalar yapmakla sorun çözülmüyor.

Hayata geçmediği sürece yasada olan bir hükmün gerçek hayatta hiçbir hükmü yok!

Uygulanmayan bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun Şapka Kanunu’ndan bir farkı yok. Sahada denetimi olmayan bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası sembolik, herşey dostlar alışverişte görsün hesabı…

Şimdi yapılması gereken kapsamlı bir denetim mekanizmasının kurulması.

Bunun için personel yok değil: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ciddi yetişmiş bir denetim personeli var. İş ve sosyal güvenlik hukuku alanında SGK Denetmenleri, SGK Müfettişleri ve İş Müfettişleri bulunuyor.

Ancak denetimler etkili bir şekilde yapılamıyor. Zira bölünmüşlük, çokbaşlılık etkinliği azaltıyor. Vatandaş iş kazasını kime şikayet edeceğini bilemiyor. Denetim birimleri gereksiz iş yükü ile oyalanırken, her denetim birimi kendisiyle mutlu iken bu milli mesele ıskalanıyor. Herkes kendi küçük dünyasında mutlu.

Olansa güvensiz ortamda can veren, sakat kalan bu ülkenin insanına oluyor. Olan bu ülkenin milli servetine, kaybedilen verimliliğe oluyor…


Denetim Güçlendirilmeli, Çok Başlılık Son Bulmalı

Çare basit.

Türkiye derhal bir “İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları İle Mücadele Acil Eylem Planına” başlamalı.

Denetim konusundaki yetişmiş personel olan SGK Denetmenleri/Müfettişleri ve İş Müfettişleri iş ve sosyal güvenlik hayatının denetimi alanında birleştirilmeli, ortak ve etkin bir denetim yapısına kavuşturulmalı. Zira çalışma hayatının denetimi bir bütün. Bölünmüşlük ancak Kanuna uymayan, haksız rekabet edenin işine geliyor.

Tüm bu birimler tek bir unvan altında toplanarak İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yönünden yetkilendirilmeli. Maliye Bakanlığı’nda gördüğümüz üzere denetime yeni bir ruh ve dinamizm katılmalı.

Bu yeni yapı dinamizmi ile Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna tüm işyerlerini Acil Eylem Planı kapsamında denetime almalı, ülkemizde güvencesiz çalışma son bulmalı.

ILO’nun tavsiye kararlarının da AB müzakere sürecinin de, milli iradeyi hakim kılmanın da yolu budur.

Garip gurebanın fakir fukaranın iş kazalarında heder olduğu bir modelle ülkemiz 2023 hedefine ulaşamaz. Aksine verimliliğin arttığı, güvenli çalışmanın esas olduğu, katmadeğeri yüksek üretimin öne geçtiği bir modele geçmek zorunludur.


Terör Belası Bitti, Sıra İş Kazaları Terörünün Bitmesinde

Ülkemiz terörle mücadelede büyük mesafe katetti. Artık hergün pusuya düşen, mayına basan gençlerimizin bayrağa sarılı tabutlarla analarına gönderildiğine dair haberleri okumuyoruz gazetelerde. İnşallah, o kötü günleri bir daha anmayacak şekilde geride bırakmış olmayı umuyoruz yakın zamanda.

Ancak iş kazalarında ölen gençlerimiz ne olacak?

Son yirmi yılda 40 bin canımız gitmiş iş kazalarında.

Bu ülkenin insanı bunu haketmiyor.

Terörün önüne geçen bir Türkiye’nin iş kazaları terörünün belini kırması da mümkün. Yeterki isteyelim, yeterki denetim birimleri ve mekanizmaları etkinleştirilsin, yeterki acil eylem planına geçelim…


---

Kıssadan Hisse

“İnsanoğlunun değeri benliğinden elde ettiği özgürlüğün derecesinde saklıdır.”

— Albert Einstein

---

Sorularınız için:

Emeklilik tarihini hesaplatmak isteyen okurlarımızın T.C. kimlik numarası, SSK sigorta sicil numarası, Bağ-Kur numarası, ay-gün-yıl olarak doğum tarihi, askerlik yaptığı ve terhis olduğu tarihleri, askerlik süresini, er olarak yada yedek subay olarak yaptığını, ilk işe giriş tarihi (ilk kez sigortalı olarak çalışmaya başlanılan tarih), hizmet dökümü, doğum borçlanması için çocukların doğum tarihlerini, özürlü ise özürlülük rapor oranını, vergi indirimi yazısı alıp almadığı bilgilerinin tümünü eksiksiz göndermeleri gerekmektedir. Tarihlerin ay, yıl ve gün şeklinde gönderilmesi gerekir.

Yazarın tüm yazıları için: