Haşim Kılıç'tan çok sert açıklamalar
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç , Anayasa Mahkemesinin 52. Kuruluş yıldönümü töreninde konuştu.
Törenin başlamasıyla birlikte yeni üye Hasan Tahsin Gökcan yemin
etti. Sonra kürsüye Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç
geldi.
Kılıç'ın vurgu yaptığı konular şöyle:
* Hukukun üstünlünlüğü anlayışı ve demokratik değerlerle beslenen
bir devletin yolu her zaman açıktır
* Avrupa, komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerden demokrasi
ve hukuk devleti mücadelesini vererek kurtulmuştur.
* Demokratik değerleri, hukukun üstünlüğünü ve hukuk devleti
anlayışının gereklerini tekrar tekrar konuşmak zorundayız.
* İnsanlar onurlu bir hayat yaşayabilmek için hukuk güvenliğinin
egemen olduğu bir devletin varlığına ihtiyaç duyar.
Kılıç, konuşmasında şunları söyledi:
Kılıç'ın vurgu yaptığı konular şöyle:
* Hukukun üstünlünlüğü anlayışı ve demokratik değerlerle beslenen
bir devletin yolu her zaman açıktır
* Avrupa, komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerden demokrasi
ve hukuk devleti mücadelesini vererek kurtulmuştur.
* Demokratik değerleri, hukukun üstünlüğünü ve hukuk devleti
anlayışının gereklerini tekrar tekrar konuşmak zorundayız.
* İnsanlar onurlu bir hayat yaşayabilmek için hukuk güvenliğinin
egemen olduğu bir devletin varlığına ihtiyaç duyar.
* Hukuk devletinin özelliği tasarruflarının öngörülebilir,
ulaşılabilir açık ve şeffaf olmalıdır. Hukuk devletinin odağında
esas itibarıyla iktidar gücünün keyfi davranışlarının
sınırlandırılması vardır. Bu nedenle kamu gücünü kullananlar da
vatandaşlar gibi hukuksal ilkelerle kuşatılmıştır.
* Bir ülkeyi hukuk güvenliği testinden geçirebilmek için öncelikle
yazılı hukuk kurallarının, daha sonra da bunu uygulayan hakim,
savcı, adli personel ve adli kolluğun ne durumda olduğunun tespiti
gerekir. Sisteme dahil unsurlar ahenk içinde birbirini engellemeden
adalete ulaşmaya hizmet ediyorsa, sorun yok demektir.
* Haklı bir neden olmaksızın, kamu yararı gözetilmeden, siyasal
amaçları gerçekleştirmek düşüncesiyle yazılı hukuk kurallarında çok
sık aralıklarla yapılan değişikliklerin, toplumda hukuk güvenliğini
sağlayabileceğinden bahsedilemez.
* Ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel hayatı altüst edecek yasal
düzenlemelerin öngörülebilir olmaması, bireylerin hukuka olan
güvenin tükendiği yerdir.
Kılıç, konuşmasında şunları söyledi:
Anayasa Mahkemesi'nin 52'nci kuruluş yıl dönümüne katılarak ortak
olduğunuz sevincimizi sizlerle yaşamak bizlere onur vermiştir. Tüm
konuklarımıza hoş geldiniz diyor şükranlarımızı sunuyorum. Bugün
göreve başlayan Hasan Tahsin Gökcan'a başarı sağlık dileklerimi
bildiriyorum. Hukukçu kimliğiyle adli yargıda görev yapan üyemizin
birikimiz deneyimi özgür vicdanıyla mahkememize güç katacağına olan
inancımı belirtmek isterim.
HUKUKUN EVRENSEL İLKELERİNE GÖRE HAREKET EDİYORUZ: Muhtelif
kaynaklardan seçilerek gelen üyelerimizin mesleki tecrübeleri
mahkememizin ortak vicdanını oluşturmaktadır. Hukukun evrensel
ilkelerine göre hareket ettiğimiz açıktır. Dostluk ve düşmanlık
alanlarına kapalı olduğu gibi, bireysel inançların da dışındadır.
İnsanlık onurunun varlığı, temel hak ve özgürlükleri de
evrenselleştirmiştir. Tehditler karşısında savunmak anayasa
mahkemelerinin en temel görevidir.
TAM BİR TARAFSIZLIK: Esasen anayasa yargısının varlık nedeni insan
olma ortak paydasına sahip olan herkesin var olan onurunu
korumaktır. Bu kutsal görevin başarıyla yürütülmesi bağımsız olan
yargıçlarla mümkündür. Sorun üreten değil sorun çözen yargı
anlayışına destek vereceğine, hukuk devletin tam bir tarafsızlık
içerisinde korucuyu olacağına inancımı tekrar belirtmek
istiyorum.
HUKUKUN EGEMEN OLDUĞU BİR DEVLETİN VARLIĞINA İHTİYAÇ VAR: İkinci
dünya savaşı felaketini yaşamış Avrupa'nın geçmişte yaşadıklarıyla
bugün geldikleri seviye çok önemli mesajlar vermektedir. Demokratik
değerleri hukukun üstünlüğünü ve hukuk devleti anlayışının
gereklerini tekrar tekrar konuşmak zorundayız. İnsanlar onurlu bir
hayat yaşayabilmek için hukukun egemen olduğu bir devletin
varlığına ihtiyaç duymuşlardır.
HUKUK DEVLETİNİN ODAĞI, İKTİDARIN KEYFİ DAVRANIŞININ
SINIRLANDIRILMASIDIR: Hukuk devletinin en belirgin diğer bir
özelliği ise tasarruflarının ön görülebilir, ulaşılabilir açık ve
şeffaf olmasıdır. Hukuk devletinin odağında, iktidar gücünün keyfi
davranışlarının sınırlandırılması vardır. Bu nedenle kamu gücünü
kullananlarda vatandaşlar gibi hukuksal ilkelerle kuşatılmışlardır.
Öncelikle yazılı hukuk kurallarının, adli kolluğun ne durumda
olduğunun tespiti gerekir. Sisteme dahil unsurlar birbirini
engellemeden sorun yok demektir. Haklı bir neden olmaksızın, kamu
yararı gözetilmeden, yazılı hukuk kurallarında çok sık aralıklarla
yapılan değişikliklerin hukuk güvenliğinin sağlayamaz.
Hukuk devletinin temel bireyi olan yargı aynı zamanda devletin
vicdanı olarak da tanımlanmaktadır. İşgal devam ettiği sürece
bunları yaşamaya devam edeceğiz. Yargının vicdanını işgal edenlerin
kimliği düşüncesi kutsalları ne olursa olsun bu sonuç
değişmeyecektir. Dün hak ihlallerine uğramış mağdurlarla, bugünkü
mağdurların kimliğinin farklı olması bakışımızı
değiştirmeyecektir.
Barışın teminatı olan farklılıkların birlikte yaşamasını ancak
başkalarının hak ve özgürlüklerini savunan onurlu insanlar hayata
geçirebilir. İdeolojik ve siyasi yapılanmaların hedefinde her zaman
ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görülmüş, ele geçirenlerde
kendi vesayetini dayatmanın peşine düşmüştür.
Kaleyi işgal edenler de yargıyı siyasi düşüncelerle ideolojilerine
lojistik destek sağlamak için, rakiplerinden intikam amacı olarak
kullanmışlardır. Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız
yargının oluşması hayaldir. Vesayet altındaki yargıdan hukuk
güvenliğinin sağlanması beklenemez.
İNSANLARIN GÜVERCİN ÜRKEKLİĞİ İÇİNDE YAŞAMADIĞI: Herkese bildik
gelen bir sözle yeniden tekrarlamak gerekirse hukuk güveliği
insanların güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı korkusuz bir
ortamın varlığı olarak tanımlanabilir. 2011'deki anayasa
değişikliyle cesaretli adımlar atıldı. Bu adımlar toplumda büyük de
karşılık gördü. Vesayetçi yönetimlerin görevlerinin sona ermesiyle
büyük bir boşluk doğdu.
GÜNAHINDAN KENDİNİ SOYUTLAMASIN: Bu kez farklı renkte yeni bir
şayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni girişimin
günahından kendini soyutlamasın.
YARGI, MİLLETİN İRADESİNE TUZAK KURULACAK YER DEĞİL: Tarih olanları
kaydeder. Gerçekleri itiraf etmek cesaretle çözüm bulmak
zorundayız. Daha önceki konuşmalarımın bir bölümünde şunları dile
getirmiştim. Yargı milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir
ve olmamalıdır. Son dönemde yargı, paralel devlet ve çete diye
nitelendirilen çok vahim ağır bir suçlamayla karşı karşıyadır.
YARGIYA GÜVEN AĞIR YARA ALDI: Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı
sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Bugün itibariyle en
basit alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışma açılmış,
yargıya güven ağır yara almıştır.
TER DEĞİŞTİRMEYLE SORUN ÇÖZÜLMEZ: Herkes bu iddialarla ilgili bilgi
belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Gerek
yargıda gerek yürütmede var olduğu iddia edilen bu kişilerin, tayin
edilerek sorunu çözmenin anlamsızlığı açıktır. Söz konusu
iddiaların yargıda psikolojik travma yarattığı, hakim ve savcılar
arasında önemli ayrışma ve bölünmelere sebep olduğu hepimizin
saklayamayacağı gerçeklerdir.
ADALETİN SONUNU GETİRECEK OLAYLAR: Bunun adaletin sonunu
getireceğini olaylar bizlere göstermektedir.
VİCDAN YOLSUZLUĞU: İddia edilen kayıt dışı yapılanma, korku,
endişe, belirsizliklerin doğmasına, mesleki ilişkinin çok olumsuz
etkilenmesine yol açmaktadır. Yargının karşı karşıya kaldığı bu
iddianın adı vicdan yolsuzluğudur. Hukuk devletine yakışan
yöntemler, gerçekliğinin ispat edilmesi halinde, faillerine bir
saniye bile beklenmeden.
BİREYLERİN GÜVENLİ BİR ALANDA HAYAT SÜRMELERİ: İhlallerin sonuçları
ve toplumsal karşılığı önemsenmelidir. Bireylerin her türlü
endişeden arındırılmış güvenli bir alanda hayat sürmeleri anayasal
haklarıdır. Anayasa mahkemesinin hak ve özgürlükler mahkeme olarak
tanımlanmasının, hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına bağlı
olduğunu biliyoruz. Kamu gücüne sahip olanların, topluma sunduğu
hak ve özgürlükleri lütuf olarak değerlendirilmesi düşünülemez.
FARKLILIKLAR: 76 milyonun her ferdi bu evin sahibi ve anayasa ile
teminat altına alınmış hakların kullanıcısıdır. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, çağdaş dünyanın kabul ettiği
temel hak ve özgürlükler din dil ırktan arındırılarak sadece insan
olma ortak paydasında birleştirilmiştir. Bu evrensel değerler bütün
insanların gönül birliğini sağlayacak etki ve öneme sahiptir.
Farklılıkları kendimize benzetmeye çalışmadığımız sürece bu hedefi
yakalamak hayali olmayacaktır.
Bu bağlamda 1990 yılında AİHM'in zorunlu yargı yetkisinin kabul
edilmesi ve 2004 yılında Anayasa'nın 90'ncı maddesinde yapılan
değişiklikler devrim niteliğinde sayılabilecek evrensel
düzenlemelerdir.
BİREYSEL BAŞVURU YOLU: 2010 yılında bireysel başvuru hakkı
açılmıştır. Bu değişiklikleri yeniden hatırlatma gereğinin altını
şu nedenle çizmek istiyorum. Yasama organı bu değişikliklerle başta
AYM olmak üzere tüm yargı organlarına evrensel standartları
uygulayın talimatı vermiştir. Bu nedenledir ki yerel gerçeklere
evrensel standartları örtüştürmeliyiz.
VERDİĞİMİZ KARARLARIN ARKASINDAYIZ: AYM'nin son günlerde verdiği
bireysel başvuru kararlara ölçülü eleştirileri saygıyla
karşılarken, verilen kararlarımızın arkasında olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Milletvekili seçilen ancak kovuşturma nedeniyle tutukluluk hali
devam eden milletvekillerinin, milleti temsil haklarının ihlal
edildiği sonucuna varılmış ve tahliyeleri gerçekleştirilmiş.
Onların çözmesi gereken böyle bir sorunun, yasal düzenlemelerle
çözülmesini yürekten arzu ederdik.
TWITTER KARARI: Belirtilen davalarda şikayetçilerin, kanunun yolunu
tüketme yolu aranmaksızın, AYM'nin ihlal kararlarını verdiğini
altını çizmek istiyorum. AYM, bir internet sitesine erişimin
engellenmesine karşı verdiği kararda, yoğun eleştiriyle karşı
karşıya kalmıştır. Uzun yargılama, uzun tutukluluk ya da şikayete
konu hakkın, yeterli hukuk yoluyla korunup korunmadığı yönünde
yapılan değerlendirmeler bunun istisnalarını oluşturmuştur.
ÖLÇÜSÜZ ELEŞTİRİ DİKKAT ÇEKİCİ: AYM'nin, AİHM'in içtihatları
doğrultusunda kanun yolları tüketilmeden verdiği kararlara karşı
hiçbir eleştiri yapılmamasına rağmen, bir internet sitesiyle ilgili
kararıyla ilgili ölçüsüz şekilde eleştirilmesi dikkat çekicidir.
Hukuk devletinde mahkemeler emir ve talimatla çalışmadığı gibi
dostluk ve düşmanlıkla da yönlendirilemez.
ORANTISIZ TEPKİ: İnternet sitesine idari kararla getirilen yasağın,
daha ilk dakikasında, siteye başka yollardan ulaşılması, etkisiz
bırakılması orantısız tepkiyle örtüşmüyor.
GORBAÇOV ÖRNEĞİ: Tarihe hak ve özgürlük savunucusu olarak geçen
Gorbaçov, Sovyetler çözülmeden küreselleşmeyle ilgili antenlere
vize koyamazsınız diyerek iletişim araçlarındaki zorluklara işaret
etmiştir.
Alınan kararda idari bir işlemin kanuni bir dayanağının olmadığı
tespitidir.
"AMACIMIZ SORUN ÜRETMEK DEĞİL"
* Amacımız sorun üretmek değil sorun çözmek olmalıdır. Bir eylemin
işlemin, siyasi bir belge olan anayasaya göre denetlenmesi
nedeniyle ortaya çıkan AYM kararının siyasi sonuçlar doğurması
doğaldır.
* AYM'nin sınırlayıcı ve daraltıcı anlayışından mağdur olanların,
bugün bireylerin hak ve özgürlük alanını genişleten bir anlayışa
dönüşmüş olan mahkeme kararlarından rahatsızlık duymalarını garip
bir çelişki olarak görüyoruz.
"GÖMLEK DEĞİŞTİREN BİR KARAKTERİN SAHİBİ DEĞİLİZ"
* Bizler gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız. Dün hak
ihlali uğrayanların nasıl yanında yer alınmışsa, bugün de herkesin
karşısına çıkmaya devam edeceğiz. Mahalle baskısıyla, yargı
mensuplarının görüş ve kararlarının etki altına alınma çabaları,
asla geçerli değildir.
* Son yıllarda yargı alanında yaşananların toplumda yarattığı
güvensizlikler, AYM'nin temyiz makamı gibi anlaşılmasına yol açmış,
bireysel başvuru kullananların sayısı artmıştır.
* Kin ve nefret söyleminin duygusal kopuşa yol açtığı açıktır.