Erdoğan: Türkiye'ye husumetlerinden dolayı dünyanın dengelerini alt üst etmeye kalkanlar kendi sonlarını hazırlıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sırf Türkiye'ye olan husumetlerinden dolayı dünyanın dengelerini alt üst etmeye kalkanlar kendi sonlarını hazırlıyor. Bir avuç muhterisin, siyasi ve ekonomik kazanç için ülkelerini felakete sürüklemelerini istemeyiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın
ardından millete seslendi.
Erdoğan, koronavirüs salgınının tüm dünyada tesirini artırarak
hissettirdiğini, Türkiye'nin içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde
salgının yeniden tırmanışa geçtiğini söyledi.
Türkiye'nin salgınla mücadelesini elindeki tüm imkanlarla ve
kararlılıkla sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, "Son dönemde vaka ve
hasta sayılarında yaşanan artış hiç şüphesiz hepimizi üzüyor. Bu
virüsün henüz tedavisi bulunamadığı için salgına karşı elimizdeki
en etkili tedbir 'tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve
mesafe üçlüsüdür. Milletimizi bir kez daha temizliğe dikkat etme,
maske kullanımı ve fiziki mesafe hususlarına riayete davet
ediyorum." diye konuştu.
Salgına maruz kalan vatandaşların sağlık görevlilerinin kendilerine
tarif ettiği şekilde davranmalarının hayati öneme sahip olduğunu
vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Virüs taşıdığını bildiği halde evinde izole halde kalmak yerine
sokağa çıkan, işine giden, diğer insanlarla bir araya gelen herkes
hem yasal olarak suç işlemekte hem de büyük bir vebal altına
girmektedir. Bu tedbirleri vatandaşımızın günlük hayatını zora
sokmak için alıyor değiliz tam tersine bu tedbirlerin amacı en
başta virüs taşıyan vatandaşımız olmak üzere tüm insanlarımızın
sağlığını korumaktır. Tedbirlere uymadığı için virüsü bilinen veya
bilinmeyen kronik rahatsızlığı bulunan yakınına veya herhangi
birine bulaştırıp ölümüne sebep olacak kişinin vicdan yükünü
düşünmek bile istemiyorum. Tedbir bizden takdir Allah'tandır,
hiçbir tedbir almadan takdire teslim olmak dinimizle de
kültürümüzle de insanlıkla da bağdaşmayan bir cehalettir. Bizim
inancımızda tedbirsiz tevekkül olmaz."
Salgının ilanihaye devam etmeyeceğini, tarihteki büyük salgınların
ortalama 2 yıl sürdüğünün bilindiğini hatırlatan Erdoğan, "1 yıla
yaklaşan koronavirüs salgını da Asya'dan Amerika'ya, Afrika'dan
Avrupa'ya kadar dünyanın tamamını etkisi altına almıştır. Türkiye
salgının en başından itibaren hem tedbirler hem hastalara verilen
hizmetler bakımından küresel çapta örnek gösterilen ülkeler
arasında yer almıştır. Bunun gerisinde geçtiğimiz 18 yılda hastane
binasından yatak sayısına, teşhis ve tedavi cihazlarından insan
gücüne kadar sağlık sisteminin her alanında gerçekleştirdiğimiz
büyük dönüşüm vardır." ifadesini kullandı.
"Kendi aşımızı üretme yolunda hızla
ilerliyoruz"
İlçelerden büyükşehirlere kadar Türkiye'nin her köşesine ulaşan
yatırımların önemini salgın döneminde çok daha iyi anladıklarını
dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şehir hastaneleri başta olmak
üzere ülkemize kazandırdığımız yüksek kapasiteli sağlık kurumları
sayesinde krizi rahatlıkla yönettik. Aşı çalışmalarında dünyadaki
gelişmeleri yakından takip etmenin yanında kendi aşımızı üretme
yolunda hızla ilerliyoruz. Halen süren 8 aşı geliştirme
çalışmasından 2'sinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı. Özel
sektöre ait bir firmanın altyapısı aşının üretimine uygun hale
getiriliyor. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları
milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz. Salgınla ilgili her
konu gibi bu süreci de yakından takip ediyoruz. Unutulmamalıdır ki
bu krizin üstesinden ancak hem devletin hem vatandaşın üzerine
düşeni yapması halinde gelebiliriz." değerlendirmesinde
bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin her bakımdan güçlü olduğunu
vurgulayarak, "Vatandaşlarımız bireysel sorumluluklarını yerine
getirdikleri müddetçe Allah'ın izniyle bu işin üstesinden
rahatlıkla kalkarız." dedi.
Başta sağlık çalışanları olmak üzere fedakarca görev yapan
insanların hakkını ancak sorumlu davranarak ödeyebileceklerine
işaret eden Erdoğan, tarih boyunca nice büyük mücadeleleri zaferle
neticelendiren milletin bu sağlık krizini de yeneceğine tüm
kalbiyle inandığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu çerçevede şu hususları kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum; maske
ve mekan denetimlerinde uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında
yapacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecburi hale getirilecektir.
İl Hıfzıssıhha Kurulları gerektiğinde özel tedbirler alıp bunları
kararlılıkla uygulayabilecektir. Kafe ve restoranların denetimi
sıklaştırılacaktır. İzolasyonda olan kişilerin kurallara uyup
uymadıkları daha yakından takip edilecektir. Çeşitli ülkeler
tarafından geliştirilen ve son aşamaya gelen aşıların Türkiye'deki
çalışmaları yakından takip edilmektedir. İl bazında 65 yaş üstü
vatandaşlarımızın ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecektir.
Yerli aşıda da insan üzerinde deneme çalışmaları önümüzdeki aylarda
başlayacaktır."
Deprem konutları
Tabii afetler sonrası millete verdikleri sözleri birer birer yerine
getirdiklerine işaret eden Erdoğan, Elazığ ve Malatya depremlerinin
ardından başlanan konut inşaatlarının son aşamasına geldiğini
hatırlattı.
Erdoğan, salonda bulunan ekrana görselleri yansıtılan konutların
kısa bir süre sonra kendisinin de katılacağı törenle sahiplerine
teslim edileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bugünkü toplantımızda vatandaşlarımızın bu konutlar için ödeyeceği
bedelleri de tespit ettik. Buna göre her 2 ilde de 2+1 konutlar
şerefiye bedellerine göre 510 ile 725 lira arasında aylık ödeme ile
vatandaşlarımıza teslim edilecektir. Aynı şekilde 3+1 konutlar için
de 730 lira ile 995 lira arasında bir bedel belirlenmiştir. Köy
evlerinde ise ahırsız olanlarda 790 lira, ahırlı olanlarda 905 lira
aylık ödeme yapılacaktır. Ödemeler 20 yıl vadeyle ve faizsiz olarak
gerçekleştirilecektir. Konut inşaatlarının tamamında altyapı, proje
ve diğer pek çok yatırım hükümetimiz tarafından bedelsiz olarak
yapılmıştır. Ayrıca maliyetlerden ortalama yüzde 40 düzeyinde de
indirime gidilmiştir. Bu konutların Elazığ ve Malatya'daki
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum."
"Dünya ile birlikte biz de Kovid-19 hastalığıyla mücadelede yeni
bir safhaya geçtik. Elde edilen tecrübeye ve katedilen mesafeye
göre yeni stratejiler geliştiriyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,
bugünkü Kabine Toplantısı'nda bu hususların ayrıntılı olarak
değerlendirildiğini bildirdi.
Erdoğan, Türkiye'yi bu süreçten en az hasarla ve sonrasında en
büyük kazanımları elde edecek şekilde çıkartacaklarını
vurgulayarak, "Karşımızdaki sorunun sağlık krizi olmanın yanında
küresel düzeyde siyasi, ekonomik, toplumsal sonuçlara yol
açabilecek boyutlar taşıdığını görüyoruz. Dolayısıyla mücadele
stratejimizi yaşanan krizin çok boyutlu ve çok katmanlı yapısına
uygun şekilde belirliyoruz." ifadesini kullandı.
Milletin hem sağlığını korumayı, hem geleceğini inşa etmeyi
birlikte temin edecek bir anlayışla çalışmaları sürdürdüklerini
belirten Recep Tayyip Erdoğan, bu çerçevede Türkiye'yi 2023
hedeflerinin kılavuzluğunda bölgesel ve küresel bir güç haline
dönüştürme gayretlerinden asla taviz vermediklerinin altını
çizdi.
"Keşfedeceğimiz yeni rezervlerle milletimizin sevincini daha da
artıracağız"
Erdoğan, bir yandan yeni şehir hastaneleri ve acil durum
hastaneleri açarken, diğer yandan Akdeniz ve Karadeniz'deki sondaj
faaliyetlerini de kesintisiz devam ettirdiklerine dikkati
çekti.
Bir yandan salgının önünü kesmek için gece gündüz gayret
gösterirken, diğer yandan siyasi ve askeri tüm imkanlarla Doğu
Akdeniz'de Türkiye'nin haklarını koruduklarını vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir yandan virüsü yenmek için gereken bilimsel çalışmaları
yürütürken, diğer yandan ekonomimize yönelik sinsi tuzakları birer
birer boşa çıkartıyoruz. Bir yandan salgın tedbirlerinden olumsuz
etkilenen her kesime destek verirken, diğer yandan büyük
yatırımlarımızı hizmete sunmayı kesintisiz sürdürüyoruz. Üstelik bu
gayretlerimizden somut neticeler de alıyoruz. Mesela Karadeniz'de
keşfettiğimiz doğal gaz rezervi ekonomik büyüklüğü ve moral yönü
ile milletimize umut vermiştir.
İnşallah Karadeniz ve Akdeniz'de halen süren çalışmalarla,
keşfedeceğimiz yeni rezervlerle milletimizin sevincini daha da
artıracağız. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yok sayıp
ısrarla kendi tezlerini ve haritalarını kabul ettirmeye çalışanlar
diplomasi masasına yaklaşmaya başladı. Güney sınırlarımızı güvenli
hale getirmek için yaptığımız harekatları kararlılıkla
sürdürüyoruz."
"Ekonomimiz, üçüncü çeyrek için çok güçlü yükseliş mesajları
veriyor"
Erdoğan, "Ekonomimiz, ikinci çeyrekteki kısmi küçülmenin ardından
üçüncü çeyrek için çok güçlü yükseliş mesajları veriyor. Sanayi
üretimindeki artış salgına rağmen yıllık yüzde 4,4'ü buldu.
Organize Sanayi Bölgelerindeki elektrik tüketiminin ağustos ve
eylül aylarında salgın öncesi dönemin dahi üzerine çıkması
üretimdeki artışın işaretidir." değerlendirmesinde bulundu.
Art arda açılan otoyol projelerinin Türkiye'nin insan ve yük
taşımacılığı kapasitesini yükselterek 81 vilayetteki 83 milyon
vatandaşın tamamının refahının artışına katkı sağladığına işaret
eden Recep Tayyip Erdoğan, "Hep derdim yine söylüyorum; Su
medeniyettir, yol medeniyettir. Yolu olmayan medenilikten
bahsetmesin. Hizmete sunduğumuz her baraj, sulama ve enerji
altyapımızı bir adım daha öteye taşıyor. İhracatlarımız her zamanki
gibi destan yazmayı sürdürüyor. Tarımda oldukça bereketli bir
sezonu geride bırakıyoruz." şeklinde konuştu.
Erdoğan, turizm ve ticarette kayıpların en azından bir bölümünün
telafi edildiğine dikkati çekerek, "Hizmet sektörünü olumsuz
etkileyen kısıtlamaların bir kısmını salgının seyrine göre
önümüzdeki bahara kadar peyderpey kaldırmayı hedefliyoruz.
Türkiye'nin büyümesinin, gelişmesinin, kalkınmasının, güçlenmesinin
önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak, ülkemizi 2023
hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız." diye konuştu.
"Eski halin muhal olduğunu eninde sonunda anlayacaklar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiç kimsenin ve hiçbir gücün salgının ardından siyasi ve ekonomik
olarak yeniden şekillenecek dünyada Türkiye'nin hak ettiği yeri
almasını engellemesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizin Cumhuriyet
dönemi boyunca defalarca maruz kaldığımız o karanlık senaryolara,
ahlaksız oyunlara, sinsi tuzaklara bir kez daha düşmemesi için ne
gerekiyorsa yapacağız. Bu tezgahın işlemesi için kullanılan terör
örgütlerinden siyasi ve sosyal tetikçilere kadar hiçbir kuklaya
aradığı fırsatı sunmayacağız. Darbe ve vesayet eliyle milletimizin
değerlerinin çiğnenmesine, zenginliklerinin yağmalanmasına,
geleceğinin karartılmasına canımız pahasına da olsa rıza
göstermeyeceğiz.
Kesintisiz kriz oyunlarıyla Türkiye'yi ve Türk milletini kendine
dar gömleklerin içine hapsederek vaktini ve enerjisini heba
edenlere bir kez diyoruz ki; Başaramayacaksınız. Bunlar da artık
eski halin muhal olduğunu eninde sonunda anlayacaklar. Büyük ve
güçlü Türkiye'nin ayak sesleri giderek daha yüksek tonda duyulmaya
başladıkça, ülkemize yıllarca müstemleke gözüyle bakanların
telaşları da artıyor. Unutmayın, korkunun ecele faydası
yoktur."
"Husumet sergileyenleri unutmayacağımızın bilinmesini
isterim"
Recep Tayyip Erdoğan, İstiklal Marşı'ndaki "Ben ezelden beridir hür
yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım/Yırtarım dağları,
enginlere sığmam, taşarım" dizelerini anımsatarak, şöyle
konuştu:
"Bu millet kükremiş bir sel gibi zincirlerini kırmış, önüne çekilen
setleri çiğnemiş, dağları aşmış, enginleri kucaklamış bir şekilde
hedeflerine doğru yürümektedir. Her kim bu yürüyüşte yanımızda
olursa, yol arkadaşlığımızı yaparsa, gerektiğinde ekmeğimizi
bölüşeceğimiz, yoluna canımızı ortaya koyacağımız dostumuzdur,
kardeşimizdir. Buna karşılık bize pusu kuran, husumet sergileyen,
hele hele saldıran hiç kimseyi de unutmayacağımızın bilinmesini
isterim."
Yarın BM 75. Genel Kurulunun başlayacağını hatırlatan Erdoğan, "BM
tarihinde ilk defa ülkemizden bir isim, eski bakanlarımızdan uzun
yıllar Meclis'te milletvekilimiz olarak yer alan Volkan Bozkır,
Genel Kurul başkanı olarak görev yapacak. Bu vesileyle Sayın
Bozkır'a bir yıl boyunca yürüteceği BM Genel Kurul Başkanlığı
görevinde başarılar diliyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, salgın olmasaydı yarın BM Genel Kurulunda Türkiye'yi
temsil edecek heyetin başında yer alacağını anımsatarak, salgın
nedeniyle mesajı görüntülü vereceklerini söyledi.
BM Genel Kurulunun öncelikli gündeminin "salgın" olacağına işaret
eden Erdoğan, "Bölgesel ve küresel meseleler de dünyanın en geniş
tabanlı platformunda konuşulacak, tartışılacaktır." dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin uzun yıllardır BM Güvenlik Konseyi başta olmak
üzere uluslararası platformlardaki haksız, adaletsiz ve çarpık
yapıyı "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek eleştirdiğinin altını
çizerek, şunları kaydetti:
"Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının ardından oluşan küresel
dengeler içerisinde kurulan mevcut yapının artık sürdürülemez
olduğu gerçeği, yaşanan her hadisede kendini bir kez daha
gösteriyor. Bu tespiti ilk yaptığımızda mesafeli duranlar ve hatta
karşı çıkanlar dahi geldiğimiz noktada haklılığımızı kabul
etmiştir. Suriye'den, Yemen'deki insani krizlere, Afrika ve Güney
Amerika gibi kırılgan bölgelerdeki gelişmelere kadar her alanda
çuvallayan Birleşmiş Milletler, salgın sürecinde bir kez daha
sınıfta kaldı. Salgının varlığını dahi ancak haftalar sonra kabul
eden BM salgınla mücadele için gereken tedbirlerin alınması,
ihtiyaçların karşılanması konusunda da hiçbir varlık ortaya
koyamadı."
"Türkiye 146 ülkeye tıbbi malzeme desteği
verdi"
Türkiye'nin bu süreçte tek başına 146 ülkeye tıbbi malzeme desteği
verdiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletlerin böylesine etkisiz kalması tespitimizin
doğruluğunu bir kez daha teyit etti. Üstelik biz yaptığımız
yardımları verdiğimiz destekleri herhangi bir siyasi veya
diplomatik çıkar gayesiyle yapmadık. Medeniyetimizin mazluma ve
mağdura yardımı tavsiyesi doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz bu
faaliyetleri zaten her alanda yürüten bir ülkeyiz. Türkiye böyle
bir ülke.Sömürgeci ve soykırımcı bir geçmişe sahip olan Batı
kaşıkla verip, kepçeyle alma alışkanlığı sebebiyle Türkiye'nin bu
hasbi yaklaşımını anlamakta zorlanıyor."
"Tıpkı terör örgütleriyle mücadelede, tıpkı darbeye direnmede,
tıpkı sığınmacılara sahip çıkmada olduğu gibi sağlık alanındaki bu
dayanışmada da dünyaya örnek olmaktan memnuniyet duyuyoruz." diyen
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Suriye'de, Libya'da, Yemen'de ve daha halen devam eden pek çok
insani krizde riyakarlığını, ilkesizliğini, çıkarcılığını
ispatlayan ülkelerin dünyaya hak ve adalet dağıtamayacağını burada
bir kez daha tekrarlıyoruz. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına
yönelik saldırılarını önlemek için kayda değer adım atılmıyor
olması bunun örneklerinden biridir. Suriye'de ülkemize verilip
tutulmayan sözlere karşı, mutabakatlarımızda zaten var olan hareket
tarzlarını hayata geçirmeye çalışıyoruz."
Erdoğan, salgına karşı gelişmiş ülkelerin hazırlıksız yakalandığını
ve krizde kendilerine bile hayırlarının olmayacağının görüldüğünü
belirtti.
"Hakikatlere sırtlarını dönenlerin, dünyaya söyleyecek sözü
kalmaz"
"Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununda birkaç ülkenin çıkarını koruma
uğruna tarihi gerçeklere, uluslararası anlaşmalara, teamüllere ve
gözle görülen hakikatlere sırtlarını dönenlerin dünyaya söyleyecek
sözü kalmaz." ifadelerini kullanan Erdoğan, şu değerlendirmeyi
yaptı:
"Sırf Türkiye'ye husumetlerinden dolayı bölgemizin ve dünyanın
dengelerini alt üst etmeye kalkanlar, aslında kendi sonlarını kendi
elleriyle hazırlıyorlar. Artık hükmü kalmamış, fiiliyatta
geçerliliği olmayan, kendi siyasi ve toplumsal gerçeklerine aykırı
güç vehimleriyle nara atanların yaptıkları, mezarlık yanından
geçerken ıslık çalanların psikolojisi ile aynıdır. Türkiye, bugüne
kadar söylediği her sözün de yaptığı her fiilin de bedelini ödemiş
bir ülkedir. Milletimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
gireceği mücadelelerde ortaya çıkacak sonuçları bilmekte ve
direncini ona göre geliştirmektedir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu topraklarda bin yıldır
kendini sürekli yenileyerek, tazeleyerek kökünü derinleştirip
genişleterek yaşayan ulu çınar bir kez daha uyanmış ve harekete
geçmiştir." ifadelerini kullandı.
"Karşımızda diklenenler ise tıpkı içten çürüyen ağaçlar gibi
çıkacak ilk fırtınada yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan,
kabuktan ibaret kütük gibidir." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle
devam etti:
"Bir kez daha altını çizerek tekrarlıyorum, Kıbrıs'ta, Akdeniz'de,
Ege'de ve ihtilafa konu hiçbir yerde biz kimsenin hakkına, hukukuna
onuruna el uzatmıyoruz. Sadece ve sadece kendi hakkımıza,
hukukumuza ve kazanımlarımıza saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu
ülkelerin halklarını gerçekleri öğrenmeye ve ona göre tutum
takınmaya davet ediyoruz. Gerilimden ve husumetten beslenen bir
avuç muhterisin siyasi ve ekonomik kazanç için ülkelerini felakete
sürüklemelerini biz de istemeyiz."
Türkiye'nin yaşamayı ve yaşatmayı dünyaya bakışının merkezine
yerleştirmiş bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "Her zaman
olduğu gibi bugün de barışı, huzuru istikrarı ve herkes için refahı
arzu ediyoruz. 83 milyon nüfusu ve 780 bin kilometrekare toprağı
olan bir ülkeye karşı yürütülmeye çalışılan 'Her şey benim olsun
sen verdiğime razı ol' dayatması ne gerçekçidir ne de mümkündür."
şeklinde konuştu.
"Diyalog ve müzakere ile çözülmeyecek sorun
yok"
Türkiye'nin diyalogla, müzakere ve anlaşma ile çözülmeyecek hiçbir
meselenin olmadığına inandığını vurgulayan Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Tabii bu yaklaşım hakikate ve hakkaniyete uygun tekliflerle
karşımıza gelinmesi şartıyla geçerlidir. Aksi takdirde ataların
'pilavdan dönenin kaşığı kırılsın' dedikleri gibi biz de hiçbir
mücadeleden kaçınmayız. Bu söylediklerimizin kuru bir retorik
olmadığını ispata, bırakınız 2000 yıllık devlet geçmişimizi,
coğrafyamızdaki 1000 yıllık serencamımızı sadece son dönemdeki
mücadelelerimiz dahi yeterlidir."
"Tarihi bir dönüm noktasını tamamlıyoruz"
Türkiye'nin demokrasisi ve ekonomisiyle, tarihi bir dönüm noktasını
başarıyla tamamlamanın son raddesine geldiğinin altını çizen
Erdoğan, geçen 7 yılda kesintisiz bir şekilde yaşanılan
saldırılarda Türkiye'ye yönelik kullanılabilecek her türlü yöntemin
denendiğini ifade etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Toplumu ince fay hatlarını derinleştirerek, kimi yerlerde
yapıldığı gibi çatışmaya vardıracak şekilde bölme çabaları akamete
uğramıştır. Terör örgütleri kullanılarak yapılan saldırılar
canımızı yakmıştır, kanımızı dökmüştür ama amacına ulaşamamıştır.
Vesayetin ve darbecilerin milli iradeyi teslim alma girişimleri her
seferinde milletimizin ferasetine çarpıp yıkıldı. Ekonomimizi
yıkmak için oynanan sinsi oyunları tespit ettikçe, gerekli
tedbirleri süratle aldık. Ülkemizin yönetimini milletimizin
demokratik yöntemlerle ortaya koyduğu tercih dışındaki yollarla
değiştirme senaryolarını ifşa ettik.
Güney sınırlarımıza dayanan terör örgütlerini kullanarak ülkemizi
ve milletimizi bölmeyi amaçlayan oyunlara cevabımızı bir adım öteye
giderek verdik. Son dönemde bizi sahillerimize hapsetmeye, doğal
zenginliklerden uzak tutmaya yönelik girişimlere benzer şekilde
mukabelede bulunduk. Demokrasimize 15 Temmuz'da sahip çıkarak
ardından yönetim sistemimizi tarihimizde ilk defa meşru yöntemle
değiştirerek, bu alandaki rüştümüzü ispatladık."
Kovid-19 salgınında Türkiye'nin hizmet altyapısının kendisi ve
dostları için ne derece önemli olduğunu gösterdiklerine dikkati
çeken Erdoğan, artık hiç kimsenin "2053 vizyonu, 2071 vizyonu"
denildiğinde bunu müstehzi bir şekilde geçiştirmediğinin altını
çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz ülkemizi ve milletimizi
yakın zamandaki hedeflerimize ulaştıracağımıza tüm kalbimizle
inanıyoruz. İnşallah evlatlarımızın da vizyonlarını hayata
geçirdiklerinde edecekleri hayır dualarının ecrine nail olacağız."
diye konuştu.