Bakan Soylu’dan 'Boğaziçi Üniversitesi’ açıklaması
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'ndaki 31. Dönem Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protesto gösterileriyle ilgili konuştu.
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'ndaki 31. Dönem Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protesto gösterileriyle ilgili "Tamamen kanuna, hukuka uygun bir rektör ataması üzerinden, Türkiye'yi demokrasi dışı bir ülke gibi göstermek için, üniversiteye mensup olmayan, terör örgütleri ile irtibatlı, onların güdümündeki kişilerce üniversitede olay çıkardılar" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'nda düzenlenen 31. Dönem Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu mezuniyet törenine katıldı. Törene, Bakan Soylu'nun yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin de katıldı. Törende ayrıca Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'nda mezun olacak 712'si jandarma, 151'i Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli toplam 863 uzman erbaş personel de hazır bulundu.
Kursu derece ile bitiren personellere kurs belgeleri ve hediyeleri Bakan Soylu tarafından verildi. Ardından birinci olan Jandarma Uzman Onbaşı Adil Bakır bir konuşma yaptı. Daha sonra gösteriler düzenlendi ve komando andının okunmasıyla tören geçidi düzenlendi.
Törende konuşan Bakan Soylu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, yaptığı eylemlere değindi. Türkiye’nin demokrasi dışı bir ülke gibi gösterilmek istendiğini söyleyen Bakan Soylu, "Bir siyasi il başkanının üniversitedeki bir rektör atamasında, oranın önüne terör militanları ile gelenlerin içinde ne işi var? Tamamen kanuna, hukuka uygun bir rektör ataması üzerinden, Türkiye'yi demokrasi dışı bir ülke gibi göstermek için, üniversiteye mensup olmayan, terör örgütleri ile irtibatlı, onların güdümündeki kişilerce üniversitede olay çıkardılar. Bu ülke çok zorluklardan geçti.
Bu tip militan ruhlu insanların ülkenin huzurunu bozmak isteyen siyasileri de çok gördük ama bu ülke bu tezgaha bir kez daha düşmez. Vandallar gibi üniversitesinin kapısını kırdılar. Orası bilim yuvası. Oradan çıkacak projelerle ülkemiz gurur duymalıydı. Oradaki çocuklarımızın ortaya koyduğu mesleki kariyerleriyle gurur duymalıdır. Güvenlik güçlerimizi hedef tahtasına koydular. Polis üzerinden bu devleti küçük düşürmeye çalıştılar. Öyle ileri gittiler ki güvenliği sağlamaya çalışan polisi bir köşe yazarı 12 Eylül darbecileri ile kıyasladılar. Bunun adı art niyettir, kalem şeytanlığıdır. Bunun adı Türkiye’nin birliğine, beraberliğine, huzuruna operasyon çekmektir" dedi.
'BU ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİNE NEFRET KUSMAYA DEVAM
EDİYORSUNUZ'
Ülkenin güvenlik güçlerine nefret kusmaya devam edildiğine dikkati
çeken Bakan Soylu, "Dün Diyarbakır’da, o hain örgütün 9 yaşındaki
evlatlarını kaçırdığı, hayallerini umutlarını çaldığı, örgütün
avukatlığını yapanların da bu ihanete aracılık ettiği o acılı anne
babaların yanındaydım. Gazetelerinden binlerce dolar maaş alan o
insanlara söylüyorum; Bir gün 9 yaşında kaçırılıp, annesinin
hasretiyle kavrulan o insanları vicdanlarınızla beraber
yazılarınıza döktünüz mü? Kalemleriniz devlete karşı cellattık için
hep bilenmiş oldu. Kalemleriniz bu milletin birliğine karşı hep
bilenmiş oldu.
Bir gün bu insanların vicdanına dokunmadınız. 'Bir gün bu ülkenin birliği için nasıl bir gayret gösteririm?' diye bir düşünce içinde olmadınız. Darbe şakşakçısı oldunuz. Terör örgütüne yağdanlık yapanlar, 'Kendi anlayışlarını bir tutanlara acaba nasıl methiyeler düzerim?' diye bir anlayış içinde oldunuz. İhaneti, şerefiniz sandınız ve buna hep devam ettiniz. Hala saymaya devam ediyorsunuz. 'Bu ülkeyi nasıl karıştırırım, dünya ile rekabetini nasıl engellerim? Evlatlarımızı, alanlarında ay yıldızlı bayrağımızı en üst seviyelere çekmesinler' diye nasıl bir gayret içerisinde olurum? diye uğraştınız. Size koskoca yazıklar olsun. Kendi sırça köşklerinde otururken bu millet huzur içerisinde şehirlerinde yaşasın, üniversitelerinde gençlerimiz okusun, ilkokullarında, ortaokullarında yarınlara ümitle hazırlansın diye onları huzur içerisinde bulunmasını sağlayan bu ülkenin güvenlik güçlerine nefret kusmaya devam ediyorsunuz. 'Acaba onları nasıl aşağılarım' diye kendi içinizde dayanıştınız" diye konuştu.
'GÜNLÜK ORTALAMA HIRSIZLIK 282’DEN 157’YE
DÜŞTÜ'
30 bin çarşı ve mahalle bekçisini göreve başlattıklarına dikkat
çekerek konuşmasına devam eden Bakan Soylu, şunları söyledi:
"Tüm bunların hepsi ve daha fazlası o güneşi söndürmek, nazlı nazlı
dalgalanan ay yıldızlı bayrağı indirmek ve bu milletin devletine
olan aşkını unutturmak içindir. Bu girizgahı yapmamın sebebi şudur;
Biz her zaman zorluklarla karşılaştık. Bugün etrafımızda
devletimize karşı bir başka tezgahla karşı karşıyayız. Farklı
kisveler altında demokrasiyi 'Truva atı' olarak kullanarak
tezgahlanmış, devletimizin saygınlığını, devletin kendisini hedef
alan, milletin devletine olan sevgisini, inancını hedef alan çok
cepheli taarruzla karşı karşıyayız. Vatandaş huzur bulsun,
şehirlerimizin sokakları hırsıza, uğursuza teslim olmasın diye 30
bin çarşı ve mahalle bekçisini göreve başlattık. 2020 başında
baktılar ki hırsızlık azaldı. Günlük ortalama hırsızlık 282’den
157’ye düştü."
'MASUM DEVLETİ SUÇLU DİYE GÖSTERMEYE
ÇALIŞTILAR'
Türkiye başarılı oldukça devlete, hükümete ve kurumlara
saldırıldığını vurgulayan Bakan Soylu, "Baktılar ki vatandaş
devletinden razı oldu. Hemen zehir satan kalemlerine sarıldılar. O
çocukları itibarsızlaştırmak için her türlü yalanı ortaya koydular.
Salgında baktılar ki Avrupa’da, ABD'deki yağma görüntüleri
yaşanmıyor. Baktılar ki bu devletin polisi, jandarması market
alışverişini sokağa çıkamayan büyüğümüzün vefa olarak ayağına
getiriyor hemen kesme, kırpma videolarla yalan haberlerle bu
kurumlarımızın itibarına saldırdılar. Jandarmamız terörle
mücadelede başarı kazandıkça, mesela bir helikopter yalanını ortaya
attılar. Polisimiz asayişte terörle mücadelede başarılı olunca,
'çıplak arama' diye bir iftirayı tezgaha koydular. Şiddet, taciz,
tecavüz gibi en iğrenç en ahlaksız iftiraları bu ülkenin güvenlik
birimlerine atmaktan utanmadılar. Masum devleti, suçlu diye
göstermeye çalıştılar. Esnafımıza bu zor dönmemde yardım eden,
destek olan hükümetimizi, devletimizi türlü türlü yalanlarla başka
türlü alanlara çekmeye çalıştılar. Bütün yalanlarına belgeleriyle
cevap verdik. En yetkili ağızlardan açıklama yapıldı. Yine de bu
ülkeye, saygın kurumlarına iftira atmaktan geri durmadılar"
dedi.
'BİZİ TERÖR VE DARBELER GECİKTİRDİ'
Türkiye’nin terör ve darbelerle mücadele ettiğini hatırlatan Bakan
Soylu, "Neye hazırlık yaptıklarını bilmiyor değiliz. Eski makam
sahiplerinin ağzından eski darbeleri aklamaya çalışmalarını masum
görecek değiliz. Bir gazeteci bozuntusunun çıkıp, 'muhalefet
yapıyorum' diyerek, darbe tarifi yapmasını, eylem tarifi yapmasını
geçiştirecek değiliz. Bizim bu işlerden canımız çok yanmıştır.
Bugün, ülkemin kişi başına milli geliri 20 bin dolar olmalıydı.
Bugün Türkiye uçağını üreten, sadece kendi ülkesine araba üreten
değil dünyanın her noktasına araç ihraç eden bir ülke olmalıydı.
Bugün kendi savaş gemilerini, kendi helikopterlerini dünyanın her
tarafına ihraç eden bir ülke olmalıydı. Ülkem, dünyanın 100
üniversitesi, 10 üniversitesi içerisine girme halinde olmalıydı.
Darbeler, terör bizi geciktirdi. Ülkemizin asayişine kastedenler
bizi geciktirdi" dedi.
Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"İnatçıyız 2 bin 200 yıllık bir devletin evlatlarıyız. Ne ortaya
koyarsa koysunlar 15 Temmuz’da, 17-25 Aralık darbesinde, Gezi’de
bunu başaramadılar. Birilerinin uşağı olan terör örgütüyle,
PKK’yla, PYD ile FETÖ ile bunu başaramadılar. ABD, etrafımızdaki
coğrafyadan bunu başaramadılar. Bilmeliler biz bu coğrafyanın,
dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olacağız. İşte bu
komandolarımızla birlikte, evlatlarımızla birlikte olacağız.
Evlatlarımız gözünü hiçbir şeyden sakınmıyorlar, burada yetişen
evlatlarımız hiçbir şeyden çekinmiyorlar. Bize bedel ödetenlere
bedel ödettirmeyi namus borcumuz olduğunu biliyorlar, şiarımızın bu
olduğunu biliyorlar. Bu ülke istiklalini ve hürriyetini kolay
kazanmadı. Karşımızdakilerin neye hazırlandığını, hangi fikrin alt
yapısını hazırladıklarını gayet iyi biliyoruz. 493 gündür bir
çadırda nöbet tutup evlatlarını isteyen anneler için terör
örgütüne, onun destekçisi partiye tek kelime etmeyen, Demirtaş’ı
savunmak için gece gündüz ekranlarda, gazetelerde mesai yapmasının
ne anlama geldiğini bilmiyor değiliz."
'ÜLKEMİZİN BİRLİĞİNE OPERASYON ÇEKTİRMEYİZ'
Soylu şunları kaydetti:
"Diyarbakır annelerini ziyaret ettim. Bir annenin sözü hala içimde.
Demirtaş’ın annesi ‘evladım devletin elinde, onu almak istiyorum’
diyor. Peki o anne; Bir anne evladı PKK’nın elinde, 'Onu almak
istiyorum’ diye niye demiyor. 'Biz enayi değiliz’ diyor. Kanun
tanımazlığı demokrasi diye yutturmaya çalıştıklarını, neyi
niyetlendiklerini biliyoruz. Bu devletin saygınlığına, kurumlarına
dil uzattırmayız. Ülkemizin birliğine ve beraberliğine operasyon
çektirmeyiz. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin
21'nci yüzyıla iyi başlaması, ayakta kalması ve bölgesinde bir güç
olmasıdır. Hazmedilemeyen budur.
PKK’nın mağaralarına hapsetmesini, yılda 5 bin 558 kişinin katıldığı PKK’ya geçen yıl sadece 52 kişinin katılmış olmasını, bunun 5 katı kadar olan 243 kişinin terör örgütünden ikna edip, dağdan indirilip adalete teslim edilmesini, jandarmamızın, polisimizin son teknolojiyi kullanmasını, evlatlarımızın ülkemizi tehdit etmek isteyenlere karşı başarılı olmasını hazmedemiyorlar. Türkiye’nin kendi evlatlarının ürettiği İHA’ları ile terörle mücadele etmesini hem kendi hem de bu coğrafyanın kardeşlik haklarını savunmasını anlamıyorlar. Salgına rağmen dünyandaki ekonominin sendelemesine rağmen ihracat rekorları kırmamızı hazmedemiyorlar. Milletimiz rahat olsun dağlarımızı terör yuvası olmaktan çıkardık."