BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,75
ALTIN 2.491,15
GÜNCEL

Soylu'nun DİSK tepkisi ve DİSK'in düşüşü Mahmut Övür yazdı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun DİSK Genel Kurulu'nu terk etmesiyle sonuçlanan protestoyu irdeleyen Sabah yazarı Mahmut Övür, DİSK Genel Kurulu'nu "marjinal siyasetin arenası"na dönüşmekle eleştirdi.

MEMURHABER.COM/ÖZEL- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, dün gerçekleşen DİSK'in 15.Olağan Genel Kurulu'nda yaşanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik çirkin protesto sebebiyle salonu terk etmesinin ardından, Sabah yazarı Mahmut Övür'n DİSK Genel Kurulu'nda yaşananlara ilişkin kaleme aldığı yazı oldukça dikkat çekti.

Övür, İstanbul Pendik'te gerçekleşen DİSK Genel Kurulu'nun 'marjinal siyasetin arenası'na dönüştürüldüğünü vurgulayarak, yaşanan tabloyu "Demokrasinin D'sinin bile olmadığı Suriye'de Esad diktatörüne karşı kılını kıpırdatmayanlar, Irak'ta her türlü zulme, siyasi baskıya sessiz kalanlar, Kürtleri idama yollayan İran'la ittifak yapanlar nasıl oluyor da demokratik siyaset yapabilecekleri Türkiye'de silahları, bombaları konuşturuyor?" ifadeleriyle özetledi.



SOYLU DİSK GENEL KURULU'NU NEDEN TERK ETTİ?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, DİSK'in 15.Olağan Genel Kurulu'nun gerçekleştiği toplantı salonunda yaşanan 'Cizre protestosu' üzerine salonu terk etmişti.

SOYLU SAKİNLİĞİNİ KORUDU

Genel kurulun yapıldığı salona girmesiyle başlayan protesto seslerine karşılık Soylu, protestonun bitmesini beklemiş, sakinliğini korumuş ancak işçi sendikasına üye olduğu söylenen kişilerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 'Katil' diyerek protesto etmeyi ısrarla sürdürmesi üzerine salonu terk etmişti.

İşte Övür'ün o yazısından çarpıcı satırlar:

Yazık, çok yazık. Zaten yıllardır içeride ve dışarıda birileri Türkiye'nin demokrasiyle buluşmaması için ellerinden geleni yapıyor. Seçim kazanmak bile onları durdurmaya yetmiyor. Yenildikçe yeni tezgâh kuruyorlar.

1 Kasım'dan sonra olanlara bakın. Cizre, Sur, Silopi gibi ilçeler akla aykırı gerekçelerle yakılıp yıkılırken toplumdan destek bulamayan, her seçimde yenilen muhalefet aklı, her problemi kışkırtmak için pusuda bekleyen paralelciler ve vesayetçi medya da bunları ellerini ovuşturarak izliyor.

Şu tablo her şeyi anlatıyor: Demokrasinin D'sinin bile olmadığı Suriye'de Esad diktatörüne karşı kılını kıpırdatmayanlar, Irak'ta her türlü zulme, siyasi baskıya sessiz kalanlar, Kürtleri idama yollayan İran'la ittifak yapanlar nasıl oluyor da demokratik siyaset yapabilecekleri Türkiye'de silahları, bombaları konuşturuyor?

1 Kasım'dan sonra olanlara bakın. Cizre, Sur, Silopi gibi ilçeler akla aykırı gerekçelerle yakılıp yıkılırken toplumdan destek bulamayan, her seçimde yenilen muhalefet aklı, her problemi kışkırtmak için pusuda bekleyen paralelciler ve vesayetçi medya da bunları ellerini ovuşturarak izliyor.

Bunun kasıtlı olduğu çok açık. Bütün bunlar da Türkiye'de siyasetin önünün en açık olduğu dönemde yapılıyor. Bu kirli zemin, sadece siyasileri değil, sivil toplum ve meslek örgütlerini de zehirliyor.

Dün DİSK Genel Kurulu'nda yaşananlar, bu zehirli zeminin bir yansımasıydı. Oysa bir işçi sendikasının genel kurulu, tam tersi bir işlev görmeli, bir diyalog platformuna dönüşmeliydi. Çünkü orada hem hükümeti temsilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, hem muhalefet adına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hem de işçilerin temsilcileri vardı.

İşçi ve emekçilerin siyasi ve demokratik talepleri çok açık biçimde dile getirilebilirdi. Ama ne oldu? Son dönemde Türkiye'ye dayatılan çatışmacı ruh devreye girdi ve platform"düşmanlaştırıcı" bir zemine dönüştü.

Bu yüzden Bakan Soylu da genel kurulu terk edip, tepki gösterdi: "Türkiye'de insanları birbirine düşüren, Güneydoğu'yu kan gölüne çeviren bir aktör orada dururken, siz ülkenin cumhurbaşkanına 'katil' diyorsunuz, bu kabul edilemez. Biz oraya iş barışı için, önümüzdeki dönem Türkiye'nin atacağı adımları paylaşabilmek için geldik. Şahsıma yönelik bir eleştiri olsa kabul edilebilir ama yüzde 52 oy almış ülkemizin cumhurbaşkanına 'hesap vereceksiniz' denirse biz de cevap veririz. Biz 1 Kasım'da hesabımızı millete verdik."

Sonuç ortada, ne eleştiri ve protesto hakkı ne de bunlara cevap verme hakkı kullanıldı. Oysa herkesin bu demokratik zeminde söyleyecek sözü vardı. Özellikle de çalışanların... Bir süredir başta Türk-İş olmak üzere bütün sendikaların derdi olan kıdem tazminatı ve işçi büroları meselesi ortada dururken, DİSK'in bu fırsatı heba etmesi hiç de şaşırtıcı değil.

Değil çünkü DİSK özellikle 70'li yıllarda etkili bir kitle örgütüyken bugün neredeyse marjinalleşmiş durumda. Bunda kuşkusuz 12 Eylül askeri darbesinin etkisi var ama asıl sorun DİSK'i yöneten siyasi akılda. Onu bugünkü etkisiz noktaya, Türkiye'nin demokrasiyle buluşmasını engelleyen muhalefet cenahında da gördüğümüz "statükocu siyaset" getirdi. 28 Şubat Postmodern darbesine verdiği destek unutulmadı. Bu statükocu zihniyet, DİSK'i dar ideolojik siyasetle ücret sendikacılığı arasında sıkışıp kalan bir örgüte dönüştürdü. Şimdi bunun daha da marjinalleştiğini gördük.

Türkiye'de değişmeyen, değiştirilmesi zor olan sadece bürokratik oligarşi değil, onun sivil hayattaki yansımalarının değişmesi çok daha zor. DİSK'in yaşadığı tam da bu.



DÜN DİSK GENEL KURULU'NDA NELER YAŞANDI?

Protestocu kalabalıktan yükselen  "Katil devlet","Cizre'ye uzanan eller kırılacak" sloganlarının ardı arkası kesilmedi. Kemal Kılıçdaroğlu ile el sıkışan Soylu, sloganlar arasında yerine oturmuş; ancak sloganların ardı arkası kesilmeyince, Soylu salondan ayrılmıştı.

"TÜRKİYE'DE İNSANLARI BİRBİRİNE SOKAN VE DÜŞÜREN İNSAN ORADA..."

DİSK Genel Kurulu'ndan çıkışı sonrası açıklama yapan Bakan Soylu, Soylu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı dolaylı olarak kastederek "Türkiye’de insanları birbirine sokan ve düşüren insan orada, siz Cumhurbaşkanına katil diyeceksiniz. Bu kabul edilebilir değildir. O salonda durmamızın bir anlamı yok" dedi. 

“KATİL ORADA OTURUYOR KATİL CUMHURBAŞKANI DİYOR”

Soylu, toplantı salonundan çıkmasının ardından kendisinden açıklama bekleyen gazetecilere, çıkışta açıklama yaptı.  

Soylu, protestolara ilişkin “Bir ülkenin Cumhurbaşkanına katil diyeceksiniz, hırsız diyeceksiniz, ondan sonra da orada kalacaksınız. Katil orada oturuyor, katil Cumhurbaşkanı oluyor. Katil orada oturuyor, katil Cumhurbaşkanı olacak! Katil orada. Türkiye’de insanları birbirine sokan ve düşüren insan orada, siz Cumhurbaşkanına katil diyeceksiniz. Bu kabul edilebilir değildir. O salonda durmamızın da bir anlamı yok. Biz oraya iş barışı için geldik. Biz oraya önümüzdeki dönem Türkiye’nin atacağı adımları bir şekilde paylaşabilmek için geldik. Bir işçi sendikasının olağan genel kurulu için geldik. Böyle bir tavırla karşılanmak çok doğru değildir. Şahsıma olsa ben bunu kabul ederim. Elbette ki söylenebilir. Ama ülkemizin Cumhurbaşkanına, yüzde 52 oy almış Bir cumhurbaşkanına, oradaki sloganın bir tanesi ‘Hesap vereceksin’ diyor. Biz zaten 1 Kasım’da hesabımızı verdik. Yüzde 49,5 oy aldık.” diye konuştu.

Yorumlar
ÇOK OKUNANLAR