BIST 8.718
DOLAR 32,34
EURO 35,19
ALTIN 2.248,16
YAZARLAR

Niyet farkındalığı: Niyet ettim, niyetimi düzeltmeye!

İnsan, niyetine göre görür ve duyar. Niyet, gözün de kulağın da pusulasıdır.
Niyeti bozuk olanın, bakışı da duyuşu da bozuktur.

İnsan, niyetine göre görür ve duyar. Niyet, gözün de kulağın da pusulasıdır.
Niyeti bozuk olanın, bakışı da duyuşu da bozuktur.

“Niyet ettim, niyetimi düzeltmeye!” diye başlayalım söze. İnsan, niyetine göre görür ve duyar. Niyet, gözün de kulağın da pusulasıdır. Niyeti bozuk olanın, bakışı da duyuşu da bozuktur. Önce niyetlerimizi fark edip düzeltmekten başlamalı her şeye…

Çünkü sonsuzluğun terazisinde, önce niyetlerden sorumluyuz.

“Niyet, ok gibidir.” der Hz Ali, “Niyeti kötü olanın, attığı ok kendine döner.” Bütün yapıp ettiklerimizin kökü, niyettir.

***

Hatalar, yanlışlar olsa da önce niyete bakılır.

Çünkü insan, davranışından önce niyetidir. Niyet, davranıştan üstündür.

Davranışlar, hatalı olabilir, yeter ki niyetler doğru olsun.

Erdemli insanlar, birbirilerini iyi niyetlerinden tanır.

Birbirinin niyetlerine tutunurlar.

Niyeti doğru olanın davranışı, er ya da geç doğrulanır ama niyeti yanlış olanın davranışı doğru olsa da sonu yanlışa varır.

Niyet sınavından geçemeyen kişi, kırk yıl, kırk yetim baksa bile ziyandadır.

***

Niyet farkındalığı, farkındalıkların en yücesidir. Bütün farkındalıkların anası, kendi niyetini fark etmektir.

Niyetini bilmek kendini bilmektir, kendini tanımaktır. Büyük değişimler, önce niyeti tashih etmekle, düzeltmekle başlar.

Dünyayı düzeltmek, niyetlerimizi düzeltmekle mümkündür.

***

Aslında, hepimiz, başkalarının niyetlerini okumada ustayızdır.

Peki, kendi niyetimizi okumada da aynı ustalığı gösterir miyiz? Niyet okuyacaksa, önce kendi niyetini okumalı insan.

Kendi niyetine hükmedemeyenler, başkalarının niyetlerini yargılamaya kalkmamalı.

Aslolan, başkalarının niyetlerine “güzel zan” ile bakmaktır. Lakin niyeti güzel olmayanın zannı da güzel olamaz ki...

***

İyi niyetten kaybetmek, kötü niyetten kazanmaktan daha üstündür. Hakikatte o, kazanç değil, kalıcı kayıptır. Çünkü kazanç da kayıp da niyete göredir.

***

“Herkes, niyetine göre görür. Niyetine göre duyar.” dedik ya bir de bunun “hak” boyutu var.

Biri sana haksızlık yaptı diye senin de ona haksızlık yapman, Hakk’ın değil, egonun tarafında olmandır.

Biri sana yanlış yaptı diye, senin de ona yanlış yapman, erdemsizlik alametidir.

Diyeceksin ki; “O bunu hak etti.”

O zaman, hırsızın evini soymak da hak mıdır?

Herkes, kendine yakışanı yapar. Erdemli olmak, kendine haksızlık yapıldığında da haktan ayrılmamaktır… (Hakkını aramamak değil.)

Haklı olmak kadar, haklı kalmanın ahlakına sahip olmaktır.

***

Sokrates ölüme mahkum edildiğinde, eşi: “Haksız yere öldürülüyorsunuz", diye ağlamaya başlayınca Sokrates’in cevabı gecikmemiş.

Sokrates: "Ne yani” demiş. “Bir de haklı yere mi öldürülseydim?”

***

Başkasından kendi hakkını almada gösterdiğin kararlılığı, hassasiyeti, çabayı ve aciliyeti; başkasına hakkını vermede göstermiyorsan Hakikat yolcusu olamazsın.

Eğer bir kişi, senden hakkını almak için zorla uğraşmak zorunda kalıyorsa, bu senin karakterinin ne kadar ham ve çiğ olduğunu gösterir.

Çünkü Hakikat yolunda, "hak, alınmaz verilir."

Ve bu hak, sonsuzluğun terazisinde en "ağır" yüktür.

Hakkaniyet, asalettir ve sadece asil ruhlarda bulunur.

Not: Değerli dostlar, şimdilik bir süreliğine yazılarıma ara veriyorum. Tekrar görüşmek üzere esen kalın.

Bu yazının tüm hakları Memurhaber.com'a aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır.

Yorumlar